Onların hatâsını taklîd dahî kurtuluş vesîlesidir. 3/22. [Se’âdet-i Ebediyye: 70.]
● Müceddid-i elf-i sânî bu ümmetin sonuna mensûbdur. (Bu ümmetin en iyileri öncekileri ve sonrakileridir, hadîsdir). Ve örtülü kalmış bulunan, nübüvvet kemâlâtına kavuşmuşlardır. 2/3.
● Müceddid-i elf-i sânî, Abdülkâdir-i Geylânînin vekîlidir. 3/124.
● Müceddid odur ki, zemânında aktâb ve evtâd ve bütün ümmete feyzler, onun vâsıtası ile vâsıl olur. 2/4.
● Meczûb. 3/100.
● “Mecmû’a-i Hânî”, tavsiyeye şâyan fârisî bir fıkh kitâbıdır. 1/193. [Mektûbât Tercemesi: 229.]
● Muhabbet, sevgiliye itâ’at etmeği îcâb eder. Muhabbet en yüksek seviyeye çıkınca, itâ’at da tâm hâsıl olur. 2/78.
● Muhabbet, hüzn ve derdin menşe’idir. Muhabbet bağı ortaya çıkınca, sevgili de seven gibi çâresiz bağlanır. 3/88.
● Muhabbet dostluğun üstündedir. 3/94.
● Muhabbet-i zâtiyyeye alâmet, sevgilinin ni’met ve dert ve belâlarının müsâvî olmasıdır. 2/75. [Se’âdet-i Ebediyye: 427.]
● Muhabbetin kemâli, ikiliğin kalkmasıdır. Ve seven ile sevilenin ittihâdıdır. [Muhib, ma’şûka kavuşur]. 3/88.
● Muhabbete müdâhene [ikiyüzlülük] sığmaz. 1/165. [Mektûbât Tercemesi: 205.]
● Sevgiliden gelen elemler de sevgilidir. 3/59. [Se’âdet-i Ebediyye: 425.]
● Sevgilinin elemleri, imâm-ı Rabbânî indinde, ni’metlerden dahâ çok lezzet verir. Zîrâ, dert ve elemlerden lezzet, kendi nefsinin ve murâdının isteğinden uzakdır. 2/33.[Se’âdet-i Ebediyye: 716.]
● Mahbûbları [sevgilileri] bir mahalle kavuşdururlar ki, dostlar o makâmdan geri kalmışlardır.