418

Ve Hak sübhânehunun kereminden âfiyeti taleb edeler. Ve mahlûkatdan hiç kimseyi vâsıta görmiyeler. Hepsini (ve vâsıtaları) Hak sübhânehu ve teâlâdan bileler ve onun def’ini dahî ondan taleb edeler ki, onun takdîri olmadıkca kimse kimseye zarar eylemeğe kâdir değildir. Ve onun irâdeti olmadıkça, hiç kimse def’i zarar eylemeğe kâdir olamaz. İşte tarîk-i ubûdiyyet budur. [İşte kulluk budur.] 4/72 [İslâm Ahlâkı: 559.]

● Evkâtı [vaktleri], zikr ve fikr ile ma’mûr edeler. Ve en mühim işlere sarf edeler. Ve gizli ve açıkda takvâ ve havf üzere olalar. Ve ölümü ve kıyâmet gününü düşüneler ve bu tefekkürden uzak olmayalar. 4/98

● Evkâtı [vaktleri], zikr ve fikr ile ma’mûr edeler. Mevlây-ı hakîkî celle şânühûnun râzı olduğu şeyleri yapmakda cân-ı gönülden çok çalışmalı, karanlık geceleri ağlamak ve istigfâr ile aydınlık ve pür-nûr edeler. Âhıret azığını bu kısa zemânda [ömr içinde] hâzırlıyalar. 5/88

● Evlâd-ı îşânın (Onların evlâdının) hizmetini kendine se’âdet bileler. 5/39. [Hak Sözün Vesîkaları: 338.]

Evliyâ zellelerden (küçük günâhlardan) korunmuş değildir. Lâkin tez uyanırlar. [Farkına varırlar]. İyilikler ile onun tedârikini görürler [telâfi ederler]. 4/182. [İslâm Ahlâkı: 559, Kıyâmet ve Âhıret: 376.]

● Ev halkının dînen hakkı olan şeyler edâ oluna. Onlara dahî çokca karışmıyalar. [Devâmlı onlarla uğraşmıyalar]. 4/171.

● Ehl-i hukûku [hak sâhiblerini] râzı etmekde, öyle bir tarz üzere hareket edeler ki, Allahü teâlânın gadabına sebeb olmıya. Allahü sübhânehunun hakkı, bütün haklardan öncedir. Onun hakkına kemâl üzere ve diğerlerinin hukûkuna dahî riâyet edeler. 4/201.

● Ehl-i islâm, ehl-i tarîkat, ehl-i hakîkat için, farzlar yapılmadan ve harâmlardan sakınmadan kurtuluşa çâre yokdur. 4/39

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.