● Adem, diğer ta’bîrle yoklukdur. Kadîm değildir. Ve kâinâtın aslıdır. 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]
● Ademât-i mukayyede [kaydlı yokluklar], ilm-i ilâhîde mevcûddur. 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]
● Ademin aslı ve menşe’i ilâhî kemâlâtdır ki, ilmde ortaya çıkmışdır. [Ma’rifet ile anlaşılabilir.] 4/230. [Se’âdet-i Ebediyye: 959.]
● Adem-i mukayyedin [kaydlı (şartlı) ademin] mutlak ademe bağlanması, nefsin fenâsından sonradır. 4/152.
● Adem-i mutlak ki [mutlak adem ki] sırf şerdir. Allahü teâlânın varlığına karşılık olmağa mecâli yokdur. [Karşılık olamaz.] 4/148.
● Adem sûretinde sâlikin örtünmesi, fenâ sûretinde sönmesi vardır. Örtünmüş [gizlenmiş olan] ortaya çıkıp, geri döner. 4/12.
● Adem, ism-i ilâhînin varlığının gelişinden ibâretdir ki, ârifin mebde-i te’ayyünü [te’ayyününün başlangıcı]dır. 4/12.
● Ademin [yokluğun] tarîkatdaki ma’nâsı, kendini ve kendi vasflarını anlamamakdır [idrâk etmemekdir]. 4/165.
● Ademden hakîkî fenâya geçeler ki, zılden asla kavuşalar. 6/82.
● Adem [yokluk] ki, cezbe cihetinde fânî olmakdır. Sâhibinin geri dönüşü câizdir. Zîrâ henüz tarîkatdedir. Ve cezbesi, sülûke zam olmamışdır [bağlanmamışdır]. 5/109.
● Adem, cezbe ile peydâ olmuş bir fenâdır. Fenâ, maksad olan varlığın istîlâsıdır. Yoklukda ârifin vasflarının örtünmesi, fenâda bu vasfların yok edilmesi vardır. 4/182.[İslâm Ahlâkı: 559, Kıyâmet ve Âhıret: 376.]
● Ademi [yokluğu] veyâ mecnûn olmağı istemek, münâsip değildir. 5/36. [Se’âdet-i Ebediyye: 512.]