● Zikrde ahfâ latîfesi de zikre başlarsa, zikri bırakmalı, mücerred vukûf-ı kalbi ile, kalbe teveccüh etmelidir. [Nasıl olduğu bilinmiyen bir teveccüh ile râhat bulalar]. 1/129[Mektûbât Tercemesi: 174.]
● Zikr telkîni, çocuğa elif ve bâ ta’lîmi gibidir. 2/26
● Zikr, yalnız nef-yü isbât [lâ ilâhe illallah] veyâ ism-i zâtın [ALLAH] tekrarına münhasır [sâdece bu] değildir. [Her işinde] ahkâm-i islâmiyyenin hudûdunu gözetmek zikrdir. 2/46 [Se’âdet-i Ebediyye: 902.]
● Zemâyım-ı ahlâk [kötü ahlâk], kadınlarda erkeklerden dahâ çokdur. 3/41 [Se’âdet-i Ebediyye: 778.]
● Zevk-i vüsûl [kavuşma zevki] başlangıçda mevcûd, yolda [ortada] ve nihâyetde yokdur. 1/274 [Mektûbât Tercemesi: 401.]
● Zevk-i bâtınî [bâtınî zevkı] âlem-i bîçûnîden hissedârdır. [Bilinmiyen âlemden nasîb alır]. Zâhir [beden] onu bilmez [anlamaz]. 2/43
● Zevk ve vecde cesedin ilgisi vardır [pek azdır]. Adem-i zevkin [zevk yokluğunun] rûha tealluku [bağlılığı] ziyâdedir [çokdur]. 1/250 [Mektûbât Tercemesi: 307.]
● Zeheb [altın] ve fıdda [gümüş] kadına süs için câizdir. Kullanılmaları harâmdır. 1/163[Mektûbât Tercemesi: 200.]
– R –
● Râbıtanın hâsıl olması, se’âdete kavuşmuş olanlara nasîbdir ki, bütün hâllerde, râbıta sâhibini arada [vâsıta] bilirler. 2/29 [Se’âdet-i Ebediyye: 426.]
● Râbıta-i muhabbet. 2/30
● Râfizîler oniki fırka olup, cümlesi, eshâb-ı Resûli [Resûlullahın eshâbını] tekfîr ederek, dalâlet fırkalarının en kötüsü olmuşlardır. 2/36 [Eshâb-ı Kirâm: 222.]
● Râfizîlik, Emîr “radıyallahü anh”ın muhabbeti değildir. Eshâb-ı kirâmdan uzaklaşmakdır ki, kötülenmişdir. 2/36 [Eshâb-ı Kirâm: 222.]