418

● Simâ’, raks ve zikr-i cehri, tarîkatde sonradan ihdâs edilmiş bid’atdir. 1/286.[Mektûbât Tercemesi: 420.]

● Simâ’ ve vecd, bir cemâ’at için [ibnül-vakt olanlar için] fâide verebilir. Onlar ibnül-vaktdirler. Tecelliyât-ı sıfâtiye makâmında, bir sıfatdan bir sıfata geçerler. Bir zemân kabzda, bir zemân bastdadırlar. Erbâb-ı kulûbdurlar. Hâlbuki, zâtın tecellîsine kavuşanlar, kalb makâmından kurtulup, kalbin sâhibine ulaşmışlardır. Bunlar simâ’ ve vecde muhtâc değildirler. 1/285. [Mektûbât Tercemesi: 415.]

● Sem’ ve basarın simâ’ ve rü’yetde hiç medhali yokdur. [Göz ve kulak mahlûk, görmek ve işitmek de mahlûkdur.] Göz ve kulak, görmekde ve işitmekde rol oynamaz. Allahü teâlâ gözü ve kulağı yaratdığı gibi, görmeği ve işitmeği de yaratmışdır. 1/18.

● Sünneti ihyâ ederken dikkat lâzımdır ki, fitnenin uyanmasına sebeb olmıya. Bir iyilik, birçok kötülüğün çıkmasına sebeb olmıya. 3/105. [Se’âdet-i Ebediyye: 397.]

● Sünnete uymak sebebi ile, gün ortasında bir mikdâr uyumak, sünnete uymadan gece boyunca ibâdetden efdaldir. 1/114. [Mektûbât Tercemesi: 164.]

Sünnet ile bid’at arasında şübheli olan bir işin terki çok iyidir. Ya’nî bid’atin terki efdaldir. 1/313. [Mektûbât Tercemesi: 502.]

● Sünnet ile bid’at birbirinin zıddıdır. Birinin ihyâsı, diğerinin ölmesini gerekdirir. [Ortadan kaldırır.] 2/23. [Se’âdet-i Ebediyye: 775.]

● Sofistâiyye mezhebi, mâsivâyı [âlemi] Hak teâlânın yaratması ile bilmezler. Âlemi evhâm ve hayâl bilirler. 3/97, 1/125, 1/287. [Mektûbât Tercemesi: 170, 426.]

Seyr ve sülûkdan maksad, tezkiye-i nefs-i emmâredir. 1/35 [Mektûbât Tercemesi: 62.]

● Seyr ve sülûkdan maksad, ihlâsı ele geçirmekdir ki, islâmiyyetin üçüncü kısmıdır. 1/40. [Mektûbât Tercemesi: 68.]

 

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.