İnsanın, lehine ve aleyhine olan hakların doğmasına elverişli olması. Vücûb ehliyeti
Her insanda zimmet (mükellef, yükümlü olma) özelliği bulunur. İnsanlar daha rûhlar âleminde iken Allahü teâlâ; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” buyurunca, onlar da; “Evet sen bizim Rabbimizsin” diyerek bir ahd, sorumluluk altına girmişlerdir. İşte zimmet bu ezelî (sonsuz öncelerdeki) ahdin, söz vermenin bir netîcesidir. Bunun içindir ki, ana karnındaki cenin (çocuk) için de ehliyet-i vücûb vardır. Fakat onun ehliyet-i vücûbu eksiktir, noksandır. Mîrâsçı olma, adına alınan şeylerin mülkiyetine sâhib olması gibi, sâdece lehine olan haklar sâbit olur. Bu haklardan faydalanır. Aleyhine olan şeylerden mes’ûl, sorumlu olmaz. Velîsi
(meselâ babası) cenin için bir şey satın alsa, onun parasını ödemekle mükellef, yükümlü değildir, bu velîsine âit bir borç olur. Cenin dışında ister yeni doğmuş olsun, ister büyük olsun, diğer bütün insanlarda ehliyet-i vücûb tamdır. (Serahsî)