Allahü teâlâ için sevmek ve Allahü teâlâ için düşmanlık etmek.
Allahü teâlâya Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz; hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâh yapmadıkça, hiçbirisi kabûl olmaz! (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma’sûmiyye)
Amellerin, ibâdetlerin en kıymetlisi, hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâhtır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; “Yalnız benim için ne yaptın” buyurdu. “Yâ Rabbî! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve zikr yaptım (Seni andım)” cevâbını verince; “Kıldığın namazlar seni Cennet’e kavuşturacak yoldur, kulluk vazîfendir. Oruçların seni Cehennem’den korur. Verdiğin zekâtlar, kıyâmet günü sana gölgelik olur. Zikirlerin de o günün karanlığında sana ışık olur. Benim için ne yaptın?” buyurdu. “Yâ Rabbî! Senin için olan şeyi bana bildir” deyince, Allahü teâlâ; “Yâ Mûsâ! Sevdiklerimi sevdin mi ve düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?” buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâ için olan en kıymetli şeyin Hubb-ı fillâh buğd-ı fillah olduğunu anladı. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Ma’sûmiyye)
Allahü teâlânın en çok sevdiği ibâdet, hubb-ı fillâh ve buğd-ı fillâhtır. (Süleymân bin Cezâ)