Ahmed bin Abdülhalîm Harrânî, Şâmda hanbelî fıkh ve hadîs âlimi idi. 661 [m. 1263] de Harrânda tevellüd, 728 [m. 1328] de Şâmda kal’ada habsde iken, hastalanarak vefât etdi. Çok kitâb yazdı. Şî’îleri ve eski Yûnân felesoflarını red etdi. Ehl-i sünnete uymıyan yazılarından dolayı Mısrda iki def’a habs edildi. (El-ubûdiyyet) kitâbında, Allahü teâlânın ismini zikr etmenin bid’at ve dalâlet olduğunu bildirmekde ve tesavvuf âlimlerine çirkin iftirâlar yapmakdadır. Bu kitâbını, Pâkistânda Sadrüddîn sâhib isminde bir vehhâbî, urdu diline terceme etmiş ve 1401 [m. 1981] de, (Hakîkat-i ubûdiyyet) ismi ile neşr edilmişdir. Merdan şehrinin kâdısı, allâme Habîb-ül-Hak Permûlî, buna bir reddiyye yazarak, (Zikrullah) ismi ile neşr eylemişdir. Bu reddiyyeye Pâkistân âlimleri, takrîzler, tasdîkler yazmışlardır. İbni Teymiyyeden önce vefât etmiş olan, Tâcüddîn Ahmed ibni Atâullah İskenderânînin (Miftâh-ul-felâh fî-zikrillah) kitâbı da, bu iftirâları, kuvvetli delîllerle, vesîkalarla red etmekdedir. Allâme İbni Hacer-i Mekkî hazretleri (Fetâvâ-yı hadîsiyye) kitâbında, buna, (Allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebeb etdiği kimsedir) buyurdu. Câmi’ul-ezherdeki hanefî âlimlerinden Muhammed Bahîtin (Tathîr-ül-füâd min-denisil i’tikâd) kitâbı ve (Et-Tevessülü bin Nebî ve bis-Sâlihîn) ve (Şevâhid-ül-hak) ve (Cevâhir-ül-bihâr) kitâbları, İbni Teymiyyenin dalâlete düşdüğünü vesîkalarla isbât etmekdedirler. İlk iki kitâb, 1396 [m. 1976] senesinde, İstanbulda, ofset yolu ile basdırılmışdır. İkinci kitâb (Berâet-ül-Eş’ariyyîn) adı ile Şâmda basılmışdır. (Cevâhir)in bu kısmı, (En-ni’met-ül-kübrâ) mevlid kitâbına ek olarak, İstanbulda basdırılmışdır. (Essırât-ul-müstekîm) kitâbında, Abdüllah ibni Abbâs gibi büyük sahâbîleri tekfîr etdiği (Keşf-üz-zünûn)da yazılıdır.
Hindistândaki büyük âlimlerden Muhammed Abdül’azîz Ferhârevî, (Nebrâs) ismindeki, şerh-i Akâid şerhınin hâşiyesi, yüzonaltıncı sahîfesinde diyor ki: İbni Hacer Askalânî, (Ed-dürer-ül-kâmine)de diyor ki, (İbni Teymiyye, kabrin-Nebîyi “sallallahü aleyhi ve sellem” ziyâret için sefere çıkmak harâmdır dedi. Alî “radıyallahü anh” îmân etdiği zemân çocuk olduğu için müslimânlığı sahîh olmadı dedi. Osmân ibni Affân “radıyallahü anh”, malı çok severdi dedi. (Sünen) kitâblarındaki hadîslerden za’îf olanları bile red etdi. Âlimler, bunun hakkında ihtilâf etdiler.) Onu övenlerden, imâm-ı Zehebî bile, (O da insandır. Günâhları, hatâları elbet olacakdır) dedi. Allâme Ahmed ibni Hacer-i Mekkî (El-cevher-ül-munzam)da diyor ki, (İbni Teymiyye öyle bir kimsedir ki, bozuk sözlerine ve çürük vesîkalarına, büyük âlimler cevâb vermişler ve düşüncelerinin çirkinliğini ortaya koymuşlardır. [Şâm, Mısr ve Kudüsde kâdîlık yapmış olan şâfi’î fıkh ve hadîs âlimlerinden Muhammed] İzz-ibni Cemâ’a, onun için, Allahü teâlânın dalâlete sürüklediği, azdırdığı ve zillet gömleği giydirdiği kimsedir. İslâm âlimlerine ve bilhâssa Hulefâ-i râşidîne karşı ahmakca i’tirâzlarda bulunmuşdur demişdir. Aklı noksan olan kimsede irfân bulunur mu?). İmâm-ı Ebül-Hasen Sübkî diyor ki, (İbni Teymiyye, ilmi aklından çok olan bir kimsedir. Ona Şeyh-ül-islâm diyenin kâfir olacağını söyliyenler vardır.) Celâlüddîn-i Devânî (Akâid-i Adudiyye şerhı)nde diyor ki, (İbni Teymiyyenin ba’zı kitâblarında, Arş kadîmdir dediğini gördüm.) Celâlîye yapılan hâşiyede, (İbni Teymiyyenin sapık sözleri haddi aşınca, Kâhirede Kal’a-i Cebelde, Kadilkudât Zeynüddîn-i Mâlikî başkanlığında, derin âlimler toplandı. İbni Teymiyye bunlara cevâb veremedi. Yediyüzbeş senesi idi. Habsine karâr verildi. Şâmda ve başka yerlerde, (İbni Teymiyyeye uyanın malı ve canı halâldir) denildiği (Mirâtül-cenân)da yazılıdır. Yediyüzyedide tevbe edip, serbest bırakıldı. Sözünde durmadı. Tekrâr habs edildi. Yine tevbe etdi. Şâmda yerleşdi.) Nebrâsın hâşiyesinden terceme temâm oldu. İbni Teymiyyenin (Kazâ nemâzı kılmak lâzım değildir. Her hayrlı iş kazâ nemâzı olur) sözü, dalâletinin büyük şâhididir.
Büyük âlim Cemâlüddîn Muhammed Muzcâcî, (Hidâyet-ül-hâlik) kitâbında, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerini medh ve müdâfe’a ve İbni Teymiyyeyi red ve ibtâl etmekdedir. Bu kitâb, İstanbulda Süleymâniyye umûmî kütübhânesinde, Vehbî efendi kısmında altıyüzkırkaltı [646] numarada mevcûddur.
İbni Teymiyye, Ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklüğünü anlamamış, tesavvufu inkâr etmiş, Ehl-i sünnetden ayrılmışdır. Kitâbları, kendilerine (Selefiyye)ci diyen mezhebsizlere kaynak olmakdadır. Mezhebsizler, onu övmekde, islâm müceddidlerinin pîri demekdedirler. İbni Teymiyyenin şakî ve dalâletde olduğu (Seyf-ül-Cebbâr) ve fârisî (Ta’lîm-üs-sübyân)da da yazılıdır. Abdürrâzık pâşa diyor ki, (Vehhâbîlik, bir bakımdan ibni Teymiyyeye bağlı olduğu gibi, son asrın islâm müceddidi bilinen Muhammed Abdühdeki dinde reform fikrleri de, bir bakımdan, ibni Teymiyyeye bağlıdır.) Abdürrâzık pâşa, 1366 [m. 1946] da öldü. Hocası Abdühün ve yardımcısı Reşîd Rızânın Câmi’ul-ezherde yaydıkları yıkıcı fikrleri yerleşdirmek için uğraşmaları başarısız kaldı. Sudândaki mâlikî âlimlerinden Tâhir Muhammed Süleymân, (Zahîretül-fıkhil-kübrâ) kitâbında diyor ki, (İbni Teymiyyenin sözlerinin kıymeti yokdur. O, dalâletdedir ve müslimânları dalâlete sürüklemekdedir. Müslimânların icmâ’ından ayrılmış, bid’at yolunu tutmuşdur. İslâm âlimleri, onun dalâletde [sapık] olduğunu, sözbirliği ile bildirdi. Kutbüd-Berdîrî, (Şerh-i Muhtasar)da, bunu uzun yazmakdadır). (Zahîre)nin ikinci baskısı, 1409 [m. 1989]da yapılmışdır. Dâl ve mudil olduğu, Sâvî tefsîri 107.ci sahîfesinde de yazılıdır. Dahâ çok bilgi almak için ikinci kısmda, onyedinci maddeyi ve (Fâideli Bilgiler) kitâbını okuyunuz!
Yukarıda adı geçen, bid’at sâhibi Ahmed ibni Teymiyye ile Ehl-i sünnet olan Fahrüddîn Muhammed bin Ebilkâsım ibni Teymiyyeyi birbiri ile karışdırmamalıdır. Bu, 542 [m. 1146] de Harrânda tevellüd ve 621 [m. 1223] de vefât etmişdir. Hanbelî fıkh kitâbı ve tefsîri vardır.
58, 131, 262, 272, 280, 310, 348, 349, 408, 419, 442, 447, 448, 450, 453, 454, 459, 461, 462, 463, 467, 469, 482, 490, 491, 492, 494, 496, 497, 498, 499, 531, 1011, 1077, 1092, 1102, 1115, 1127, 1136, 1148, 1168, 1179, 1181, 1183, 1184, 1192, 1194, 1198.