Kur’ân-ı kerîm ve Peygamber efendimizin hadîs-i şerîfleri (söz, iş ve görüp de bir şey demedikleri hususlar) mânâsına olan bir terim.
Sünnet kelimesinin dînimizde üç mânâsı vardır: “Kitâb ve sünnet” birlikte söylenince; Kitâb, Kur’ân-ı kerîm, sünnet de, hadîs-i şerîfler demektir. (Farz ve Sünnet)
denilince; farz, Allahü teâlânın emirleri, sünnet ise Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem sünneti yâni emirleri demektir. Sünnet kelimesi yalnız olarak söylenince, şerî’at yâni bütün ahkâm-ı İslâmiyye (İslâmiyet’teki emirler ve yasaklar) demektir. (M. Sıddîk Gümüş)
Ezan, Kitâb ve Sünnet ile bildirilmiştir. (İbn-i Âbidîn)
Bir velî, İslâmiyet’e uydukça ilerler. İlhâmları artar fakat, velîlere gelen ilhâmlar kitab ve sünnetin üstüne çıkamaz. (Muhyiddîn ibni Arabî)
İnsanları, Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak yol, yalnız Muhammed aleyhisselâmın yoludur. Bundan başka olan dinler, mezhebler, tarîkatler, rüyâlar çıkmaz sokaktır. İnsanı seâdete kavuşturmazlar.Kur’ân-ı kerîmin ahkâmını, hükümlerini öğrenmeyen, hadîs-i şerîflere uymayan kimse, câhil ve gâfildir. Buna uymamalıdır. Bizim ilmimiz, mezhebimiz kitâb ile sünnettir. (Cüneyd-i Bağdâdî)
Çok vakit kalbime düşünceler geliyor.Kitâba ve sünnete uygun bulursam kabûl ediyorum. (Ebû Süleymân Dârânî)