“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muslih-ud-dîn Mûsâ efendi, Kütahyadan İstanbula gelip molla Hızır beğ oğlu Ahmed pâşadan okurken, Halvetî Sünbül Sinân yanında yetişdi. Önce Koğacı tekkesinde, sonra Eyyûbde Şâh sultân tekkesinde iken, Sultân Süleymânın Topkapı dışında, vâlidesi nâmına yapdırdığı tekkede yerleşdi. Sünbül efendi, 936 [m. 1529] da vefât edince, Koca Mustafâ pâşadaki yerine geçdi. 959 [m. 1551] da vefât etdi. Türbesi karşısındaki mektebi Abdülbâkî pâşa yapdırdı. Tokat vâlîsi iken 1034 [m. 1625] senesinde vefât edince, İstanbula getirilip, mektebi yanına defn edilmişdir.
Merkez efendi vefât edince, yerine oğlu ve halîfesi seyyid Ahmed efendi, bundan sonra da, şeyh Ya’kûb efendi geçdi. Ya’kûb efendi, Sünbül Sinân efendinin halîfesidir. Bu da, 978 [m. 1570] de vefât edince, oğlu Yûsüf Sinân efendi şeyh oldu ise de, altı sene sonra, Medîne-i münevverede Şeyh-ul-harem oldu ve 989 [m. 1580] da vefât etdi. Bakî’dedir. Bunun yerine Hasen Necmüddîn efendi şeyh oldu. Alaca-hisârlıdır. Ya’kûb efendinin halîfesidir. Eğri seferinde bulundu. Sonra hacca ve Yemene gitdi. Orada, mevlid gecesi, 1019 [m. 1610] senesinde vefât etdi. Mevlid geceleri minârede kandil yakmak âdeti idi. Sultân birinci Ahmed hân beğenerek bütün câmi’lerde kandil yakılmasını fermân eyledi.
1167, 1174.