MU’ÎNÜDDÎN-İ ÇEŞTÎ

“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda yetişen Evliyânın büyüklerindendir. Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyârın üstâdıdır. Hâce Osmân-ı Hârûnîden Bağdâdda feyz alıp, Hâce hazretleri altıyüzonyedi 617 [m. 1220] senesinde vefât edinciye kadar hizmetinde bulundu. [1312] de Hindistânda basılan (Enîs-ül-ervâh) kitâbında, hocasının sohbetini anlatmakdadır. Kitâb otuzaltı sahîfe olup fârisîdir. Hâce Osmân-i Hârûnî, hâce Şerîf-i Zendenînin, bu da Mevdûd-i Çeştînin talebesidir. Mu’în-üd-dîn-i Çeştî, [531] de tevellüd, 633 [m. 1235] senesinde Ecmîrde vefât etdi. Çeşt, Hirâta bir sâat mesâfede bir kariyyedir. İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî “kuddise sirruh” hicretin binotuzüç [1033] senesinde Ecmîr şehrine gitmişdi. Orada hâce Mu’înüddîn-i Çeştînin kabrini ziyâret etdi. (Hoca hazretleri merhamet eyledi. İhsânda bulundu. Husûsî bereketlerinden ziyâfetde bulundu. Çok konuşduk. Esrâr açıldı. Bana, asker arasında kalmamak için uğraşma! Allahü teâlânın rızâsına tâbi’ ol dedi) buyurdu. Kabre bakan türbedârlar gelip, kabr üzerinden kaldırılmış olan örtüyü hediyye verdiler. Kabûl ederek, (Hâce hazretleri en yakın elbisesini bize ihsân etdi. Bunu kefenim olmak için saklıyalım) dedi. Bir sene sonra, buna kefenlendi.

90.

« Lügât'a Git