Senâüllah ismine bakınız!
“rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Senâüllah, Şeyh Celâl-i kebîr-i Çeştînin onikinci torunudur. Hazret-i Osmân bin Affân soyundandır. Hanefî, Mazherîdir. 1143 [m. 1730] senesinde Hindistânda Pânî-püt şehrinde tevellüd etdi. Yedi yaşında Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Naklî ve aklî ilmlerde ihtisâs kazandı. Delhîye giderek Şâh Veliyyullah-i Dehlevîden hadîs ilminde kemâle geldi. Önce mevlânâ Muhammed Âbid-i Semânînin, bundan sonra, Mazher-i Cân-ı Cânânın teveccühleri ile büyük Velî oldu. Sonra, vatanına gidip, ölünceye kadar kâdîlık ile hizmet etdi. 1225 [m. 1810] de Pânî-püt şehrinde vefât etdi. Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerinin zevcesinin kabri yanındadır. Şeyh Celâlüddîn de orada büyük bir türbededir. Otuzdan fazla kitâb yazmışdır. (Tefsîr-i Mazherî)si arabîdir. 1384 [m. 1964] senesinde Delhîde basılmışdır. On cilddir. Büyük fıkh kitâbı ve (İrşâd-üt-tâlibîn) tesavvuf kitâbı da çok kıymetlidir. (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbı, 290.cı sahîfeye bakınız! Fârisî (Mâ-lâ-büdde) fıkh kitâbı 1409 [m. 1989] da Hakîkat Kitâbevi tarafından da basdırılmışdır. (İbn-ül-hüdâ) adı ile meşhûr oldu. Mazher-i Cân-ı Cânân buyurdu ki, (Kıyâmet günü, bana, ne getirdin denilince, Senâ-üllah-ı pânîpütîyi getirdim, diyeceğim.) Muhammed Âbid hazretleri, Abdül-ehad hazretlerinin talebesidir.