Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” o yazıyı alıp, evlâdından birine verdi ki, ben vefât etdiğimde, bunu kefenime sarasın. Bununla Allahü teâlânın huzûruna çıkayım; buyurdu. Bir rivâyetde de, vefâtlarından sonra, kabr-i şerîfleri üzerinde bulunan, kudret kalemi ile yazılan şöyle idi: (Alî, doğru söyledi. Resûlullah, Cebrâîl, ben doğru söyledik. En doğru söyliyen benim. Ömer Cennet ehlinin ışığı ve islâmın nûrudur.)
Otuzbeşinci Menâkıb: Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hilâfeti zemânında, Sâriye hazretlerini, islâm askeri ile, bir gazâya gönderdiler. Gazâ yapılacak yere varıp, bir dağın eteğinde konakladılar. Müslimânların mola verdikleri dağın arkasında bulunan kâfirler, onları gâfil avlıyarak hücûm etmek istediler. O sırada, hazret-i Ömer Medîne-i münevverede Cum’a günü minber üzerinde, hutbe okurken, Hak Sübhânehü ve teâlâ hazretleri, kemâli lutfünden, islâm askerine re’fetinden, hazret-i Ömerin mubârek gözünden perdeyi kaldırdı. Aralarında bir aylık mesâfe var iken, islâm askerinin düşmândan gafletini müşâhede etdi. Yüksek sesle, üç kerre nidâ etdiler; (Yâ Sâriye el-Cebel-el-Cebel). [Yâ Sâriye, dağa, dağa.] Allahü teâlânın kudreti ile hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” o sesini, o hâl içinde bulunan Sâriye hazretlerinin, mubârek kulaklarına işitdirdi. O ses sebebi ile müslimânlar arkalarını dağa verip, kendilerini emniyyete aldılar. Aşağıdan gelen düşmana gâlib gelip, onları hezîmete uğratdılar. Hazret-i Alî “kerremallahü teâlâ vecheh” o günün ve o sâatin târîhini koydu [Bir tarafa yazdı]. Hazret-i Sâriye, islâm askeri ile muzaffer olarak ve ganîmetler ile döndü. O mâcerâdan sordular. Sâriye o durumu açıklayıp, buyurdular ki, kâfirler bize hîle yapıp, ansızın basmak istedi. Cum’a günü bir dağın eteğinde oyalanırken, bir ses işitdim ki, yâ Sâriye-el-Cebel, dedi. Biz de dağa arka verdik. Allahü teâlânın inâyeti ile, kâfirlere gâlip olup, kâfirler hezîmete uğradılar. Ba’zı rivâyetde, bu hâdise Nihâvend cenginde vâki’ olmuşdur. Böyle beyân etmişler ki, Nihâvend vilâyetinde bir karye [belde] vardır. O karyenin adı Kandsihandır. Onun batısında bir dağ vardır. O dağın başında bir künbed [ocak] yapılmışdır. O künbedin orta yerinde hârâdan bir baca koymuşlar idi.