Yirmibirinci Menâkıb: Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” hilâfetleri zemânında bir gulâmın kulağını çekdi. Kulağını acıtmışdı. O gulâm mahzûn oldu. Hazret-i Osmâna dedi ki, yâ efendi! Kıyâmet gününü düşün ki, her kişi Hakkın huzûruna vardığı zemân hakkını alsa gerekdir. Hazret-i Osmân bu sözden pişmânlık duydu. Gulâma buyurdu ki, yâ gulâm! Sen de benim kulağımı çek, berâber olalım. Gulâm da hazret-i Osmânın kulağını çekdi. Hazret-i Osmân buyurdu ki: Yâ gulâm, çok çek. Gulâm dedi ki, yâ efendi, hazretiniz kıyâmet gününü düşünüp, korkdunuz. Ben köleniz de kıyâmet günü kısâs yapılmasından korkarım.
Yirmiikinci Menâkıb: Ömer bin Hattâb “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri vefât etdi. Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” yerine halîfe oldu. Hazret-i Ömerin vefât haberi rûm diyârına erişdi. Rûm kayseri, Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” üzerine hücûm etdi. Hazret-i Osmân onu işitip, Abdüllah bin Ebî Serh ve Abdüllah bin Zübeyri imdâda gönderdi. İki fırka birbiri ile karşılaşdılar. Ceng günü de belli oldu. Abdüllah bin Zübeyr, Abdüllah bin Ebî Serhe dedi ki, rûm ve frenk askeri çokdur. Müslimânların askeri azdır. Onlara hîle yaparak muzaffer olmalıdır. Henüz harb başlamamışdır. Sen asker ile durup, hâzır ol. Benim tarafımdan tekbîr seslerini işitince, hemen rûm ve frenk askerine varıp, vuruşmağa başla. Zîrâ haber almışım ki, rûm pâdişâhları askerden ayrı yerde olup, tavus kanadından yapılmış gölgeliğinde birkaç şarkıcı ile oturur. Abdüllah bin Ebî Serh hâzır vaziyyetde dururken, Abdüllah bin Zübeyr otuz er alıp, resmî elçiler gibi gitdi. Rûm ve frengin askerine haber verdiler. Kaysere yakın vardı. O otuz askere dedi ki, siz rûm ve frengin askeri ile benim aramda durun ki, benim hâlime vâkıf olmıyalar. Eğer benim hâlime kasd etmek isterler ise, onları bir müddet meşgûl ediniz. Bu arada ben de işimi yapayım. Hemen atını salıp, hücûm etdi. Câriyeler kendilerini kayserin üzerine atdılar. Üçünü de kılınç ile helâk edip, tekbîr getirdi. O otuz er de yüksek ses ile tekbîr aldılar. Abdüllah bin Ebî Serh hâzır vaziyyetde dururken, tekbîr sesini işitdiği gibi, islâm askeri ile bir yerden tekbîr alıp, rûm ve frenk askerine hamle edip, birbirlerine vurdular.