Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek ayağı ile dağa vurup, buyurdular ki, (Sâkin ol yâ Sebîr! Senin üzerinde bir Nebî ve bir Sıddîk ve iki şehîd vardır.) Bunu bilmez misiniz. Dediler, evet, biliyoruz! Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” dediler ki, (Allahü ekber! Kâ’benin Rabbine yemîn ederim ki, ben şehîdim.) Allahü ekber sözünü, hayretde olan kimse hasmını ilzâm ve ona tepki şeklinde söyler. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” o vakt, hasmlarını izhâr edip, kendisinin hak üzere olup, hasmlarının bâtıl üzerine olduğunu, onlar kendi dilleri ile ikrâr etdiler. Hazret-i Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Sebîr dağı üzerinde iki şehîd buyurduklarının birisi hazret-i Ömer, birisi hazret-i Osmândır “radıyallahü teâlâ anhümâ”. Yine hasmlara hitâb edip, dedi, Kâ’benin Rabbi hakkı için siz şâhid olunuz ki, muhakkak ben şehîdim. Üç def’a böyle buyurdular:
(Mesâbîh-i şerîf)den yine o bâbda nakl olunmuşdur: Süheyl der ki, hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” dâr gününde bana dedi ki, muhakkak Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri benden ahd aldı. Ben o ahd üzerine sabr ediciyim. Ya’nî bana vasıyyet buyurdular ki, sabr edeyim. Mukâtele etmiyeyim.
Yirmialtıncı Menâkıb: Adî bin Hâtem “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir: Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” hazretlerinin şehîd olduğu gün bir nidâ işitdim. (Yâ Osmân bin Affân! Râhatlık ve se’âdet ile, Rabbini gadabsız bulman ile, gufrân ve rıdvân ile müjdeliyorum.) Etrâfıma bakdım. Bir kimse görmedim. (Şevâhid-ün nübüvveden) alınmışdır.
Yirmiyedinci Menâkıb: Yine adı geçen kitâbdan terceme olundu. Hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh” şehâdet şerbetini içdi. Üç gün mubârek cenâzesi durup, defn olunmadı. Üç günden sonra, hâtıfdan (gaybdan) bir ses geldi ki, (Osmânın cenâzesini defn edin. Nemâzını kılınız ki, muhakkak Hak Sübhânehü ve teâlâ ve tekaddes hazretleri ona salevât eyledi, ya’nî rahmet eyledi,) diyordu.
Yirmisekizinci Menâkıb: Hazret-i Osmân bin Affân “radıyallahü teâlâ anh” üç günden sonra, Bakî’ tarafına defn olunmağa giderken, arkalarından bir büyük bulut hâsıl oldu.