Ensârdan, Ebû Ukayl demekle ma’rûf bir kişi kalkıp, dedi ki: Yâ Resûlallah! Senden sonra nâsın hayrlısı kimdir. Buyurdu ki: (Ebû Bekr-i Sıddîkdır). Ondan sonra kimdir. Buyurdu ki: (Ömer-ül Fârûkdur). Ondan sonra kimdir, dedi. Buyurdu ki: (Osmân bin Affândır). Ondan sonra kimdir, dedi. Buyurdu ki: (Alî bin Ebî Tâlibdir). O dedi ki: Neden amcan oğlu Alîyi sonraya bırakdın, dördüncü etdin. Hâlbuki o senin kardeşindir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular:(Vay sana yâ Ebâ Ukayl. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri yüzyirmidörtbin (den ziyâde)Nebîyi halk etdi. İnsanlara gönderdi. Beni cümlesinin sonu kıldığını bilmiyor musun!) Ebû Ukayl dedi ki: (Evet yâ Resûlallah!). Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Benim Peygamberlerin sonuncusu olmamın ne zararı oldu ki, halîfelerin dördüncüsü olmasının Alîye de zararı olsun! Yâ Ebâ Ukayl! Muhakkak Allahü teâlâ ve tekaddes bana; Âdem aleyhisselâmın yaratıldığı vaktden kıyâmete dek îmân getiren kimselerin sevâbını bağışladı. Ebû Bekre de benim bâis olduğum vaktden [Peygamberliğim bildirildiği vaktden] kıyâmete kadar gelen ve Ebû Bekri seven mü’minlerin sevâblarını bağışladı. Alî bin Ebî Tâlibe de, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerine Şarkdan garba ibâdet edenlerin sevâbını bağışladı.)
7– Enes bin Mâlik “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Biz kıyâmetde dört atlı [süvâri] oluruz ve halk aç ve susuz ve çıplak olurlar. Ben kendi bineğim [atım] Burak üzerinde olurum. Sâlih Nebî “aleyhisselâm” Nâkatullah [devesi] üzerine biner. Fâtıma benim asbâ adlı devem üzerine biner. Alî bin Ebî Tâlib “radıyallahü teâlâ anh” Cennet develerinden bir deve üzerine biner ki, bâtını Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin havfından ve zâhiri Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin rahmetinden olur. Başı üzerine tâc koyarlar ki, sekiz rüknü olur. Onun rûşenliği sekiz Cennetden olur. O kıyâmetde benim önümde nidâ eder ki, (Lâ ilâhe illallah. Muhammedün Resûlullah). Melekler önünden geçerken, bu bir mukarreb melekdir, derler. Allahü teâlâ ve tekaddes hazretlerinin cenâbından bir nidâ gelir ki: Yâ Ehl-e mevkıf. [Ey mahşer halkı.] Bu mukarreb melek veyâ Peygamber değil, Alî bin Ebî Tâlibdir.)