593

Kâfirler sonbehâr yaprağı gibi titreyip, yere düşdülür. Nice nice kâfirlerin ödü patlayıp, cânı Cehenneme gitdi. O kâfir de meydân ortasında, kurulup dururken, hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” yetişip, karşısına geldikde, dedi ki, yâ mel’ûn! Îmâna gel! Yoksa sen bilirsin. O kâfir de ceng istedi. Aralarında birkaç hamle geçdikden sonra, yine islâma da’vet eyledi. Gördü ki, kâbiliyyet yokdur. Bir darbe ile atından yere düşürüp ve göğsünün üzerine çıkıp, kılıncını boğazı üzerine koydu. Yine dîne da’vet eyledi. O kâfir gördü ki, hiç kurtuluş yokdur. Ağız dolusu pis tükrüğünü Alînin “radıyallahü teâlâ anh ve kerremallahü vecheh” mubârek yüzlerine boşaltdı. Tükrük yüzüne gelince üzerinden kalkıp, kılıncını kınına koydu. O kâfir de ayağa kalkıp, dedi ki, yâ Alî! Evvelden sen beni ve ben seni bilmez iken, bana emân vermeyip, beni helâk etmek ister iken, ben cânımın acısından böyle iş işledim. Dahâ çok gadab edip, beni helâk etmen lâzım ve vâcib iken, üzerimden kalkıp, kılıncı kınına koymakdan maksadın nedir, bana bildir, dedi. Şâh-ı merdân Aliyyül mürtedâ “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, sana o mühleti vermeyip, helâk etmek istemem dîn-i islâm gayretine ve Allahü teâlâ ve tekaddes aşkına idi. Sonra sen böyle edince, nefsime güç geldi. Korkdum ki, seni katl edersem, nefsimin arzûsu ile etmiş olurum. O sebeble seni elimden bırakdım. O kâfir dedi ki, bu hâlis niyyet ve bu fütüvvet sizde vardır. Dîniniz hak dindir. Bana îmânı telkîn eyle. Îmâna geleyim. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” ona kelime-i şehâdet telkîn edip, müslimân oldu. O gün o pehlivânın îmâna gelmesi ile yetmiş behâdır pehlivân îmâna geldi. O pehlivân hazret-i Alînin mubârek ayaklarına baş koyup, hizmet-i şerîflerinden ayrılmadı.

Kırkdördüncü Menâkıb: Bir gün sabâh nemâzı vaktinde, hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” mescide giderken, yolda bir ihtiyâra rast geldi. İhtiyârın ak sakalına hurmet edip, önüne geçmeyip, âheste âheste ardınca giderdi. Mescid kapısına vardıkda ihtiyâr içeri girmeyip, gitdi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” anladı ki hıristiyân imiş. Mescidde Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini rükû’da buldu. Güneşin doğma zemânı yaklaşmış idi. Cemâ’ate uyup, nemâzı kıldılar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.