Dediler ki, tâ ki hazret-i Muhammedin dîninden dönmeyince seni bundan kurtarmayız. Bunun altında kalırsın. Hazret-i Bilâl bu taşın altında (Yâ Ehad) ismi şerîfini söylerdi. Allahü teâlânın hikmeti, Server-i Enbiyâ yoldan geçerken, hazret-i Bilâli bu azâbda yatar gördü. Hem de dili ile (Yâ Ehad) ismi şerîfini söyler. Hazret-i Fahr-i Kevneyn “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem, buyurdu ki: (Yâ Ehad) ismi şerîfi seni kurtarır. Ondan sonra, se’âdetle devlethânelerine gitdi. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazret-i Habîb-i Ekrem ve Nebiyyi muhterem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin, ayağının tozuna yüz sürdü [ya’nî yanlarına vardı]. Hazret-i Bilâlin ahvâlini Ebû Bekr hazretlerine anlatıp, buyurdular ki, yâ Ebâ Bekr! Bilâli kâfir elinden, sen kurtarırsın. Yoksa bir başka kimse kurtaramaz. Zîrâ Ebû Bekr hazretlerinin dâimâ âdet-i şerîfleri bu idi ki, kâfirlerin arasında yürürdü. Bir müslimân esîr görse, hesâbsız para verip, satın alırdı. Aldığı gibi, Hak Sübhânehü ve teâlâ yoluna ve Habîb-i Ekrem aşkına azâd ederdi. Yine âdet-i şerîflerine binâen kâfirler arasına gitdi. Konuşma esnâsında, onlara dedi ki, Bilâle böyle azâb etmekden size ne fâide vardır. Gelin bana satın. Onlar dediler ki, biz Bilâli dünyâ ağırlığı akça da versen satmayız. Eğer Âmir adındaki kölen ile değişdirirsen olur. O Âmir, Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” sebebiyle, kıyâssız mal edinmişdi. Metâ’ından, yâdigârından, davarından gayri nakid onbin filori vardı. Hazret-i Ebû Bekr derdi ki, yâ Âmir! Müslimân ol, bütün mâl ile azâd ol. Yanımda, kardeşim olasın. Mel’ûn râzı olmayıp, islâm dînini kabûl etmez idi. Müslimân olmadığı için, hazret-i Ebû Bekr de, huzûrsuz olup, azâd etmezdi. Ondan sonra kâfirler dediler ki, kölen Âmir ile Bilâli değişiriz. Ebû Bekr hazretlerine gâyet hoş gelip, sevindiğinden, Âmiri, bütün malı ve davarı ile, hazret-i Bilâl için size verdim, deyince, kâfirler de, hazret-i Ebû Bekri aldatdık. Bu kadar mal ve Âmir gibi köle aldık diye sevindiler. Bilâl için olanlardan mel’ûnların haberleri yok idi. Yoksa hazret-i Ebû Bekrin bütün malını isterlerdi. O da Allah hakkı için acımayıp, sâdece sultân-ı Kâinâtın emr-i şerîfleri yerine gelsin diye, verirdi. Ondan sonra hazret-i Ebû Bekr, Bilâl hazretlerini, evvelâ taşın altından kurtarıp, elini eline alıp, hazret-i Habîb-i Ekremin huzûr-ı âlilerine getirip, ayak üzerine durup, buyurdular ki, yâ Resûlallah! Bilâli Allahü teâlâ aşkına bugün azâd eyledim. Fahr-i âlem hazretleri çok sevinip, hazret-i Ebû Bekre düâlar etdi.
- 35 -