Hem Sahâbe dahî giryân oldular,
Ol kişiye çok merhamet kıldılar.
Ol Resûlün hem mubârek gözüne,
Geldi yaş, rahm etdi [acıdı] onun sözüne.
Tetimme
Hem bu söz için geldi Cebrâîl,
Hak selâm verdi, sana kim şöyle bil.
Hem buyurdu size, ta’cîl edesiz,
Ol la’înin üstüne siz gidesiz.
Kal’asının üstüne sen gidesin,
Hak sana nusret verir seyr edesin.
Döndü andan pes Resûlullah eve,
Mescide vardı hemen ive ive [acele].
Pes buyurdu kim Bilâl etdi nidâ!
Mescide geldi kamu mîr ve gedâ.
Mescid içi-dışı doldu mü’minîn,
Minbere çıkdı Resûlullah hemen.
Okudu hutbe, Hakka hamd eyledi,
Döndü hem Eshâbına da pend [nasîhat] eyledi.
Sonra dedi, dinleyin ey Hak askeri,
O Benî Zühredeki kardeşleri.
Onları kâfir nice kırmış hemân,
Gâfil iken onları vurmuş hemân.
Hak buyurdu, kim, ona biz varalım,
Kıralım onları, boynun vuralım.
Siz ne dersiniz, maslahat ne görelim,
Varalım mı üstüne, yâ duralım.
Dediler, yâ Resûlallah kamûmuz [hepimiz],
Senin fermânın altıdır özümüz.
Tutarız Hak emrini biz cân ile,
Oynayalım, baş yolunda cân ile.
Hak teâlâ düşmanın öldürelim,
O yehûdînin tomarın [defterin] dürelim.