Pes düâ kıldı Resûl, dedi durun,
İmdi, bugün hep hâzırlıklar görün.
Hak emrin tutmağı bilin ganîmet,
Bugün ki tân [şafak]la ideriz azîmet.
Sem’an ve tâan [baş üstüne] deyip, dağıldılar,
Her birisi cenk hâzırlığın kıldılar.
Ertesi gün oldukda asker fevc-fevc,
Her biri gitdi geyimli fevc-fevc.
Pehlivânlar bindiler çapan süvar,
Kim dokuz bin er ata oldu süvar.
Çağırdı Mikdâdı çünki geldi o,
Bir alem evvel ona verdi Resûl.
Sen mukaddem ol dedi, önce yürü,
Bin kişi koşdu, behâdır, her biri.
Sonra Resûlullah dedi, hani Alî!
Geldi dahî dediler, ol dem Velî.
Çağırdı Selmânı, dedi var ona,
Muntazırım der Resûlullah sana.
Vardı Selmân, gördü giyinmiş Alî!
Ceng silâhın hep kuşanmış ol Velî.
Fâtıma tutmuş eteğini komaz,
O çekinir gitmeğe ki, onu komaz.
Dedi, Selmân; yâ Emîr olgıl suvâr,
Kim Resûlullah durubdur intizâr.
Sem’an ve tâan [baş üstüne] deyip, bindi atına,
Dedi, geldi o Resûlün katına.
Hem Zübeyr bin Avvâm o şir-i ner,
Yaralı idi, yatar idi meğer.
Gazâ sırasında yimişdi nice ok,
Hem de taşlar dokunmuş idi çok.
Çün işitdi ki, Resûl cenge gider,
Kalkdı yerinden hemen o şir-i ner.
Dedi hâtunu; mecâlin yokdurur,
Durma gel kim cenge hâlin yokdurur.