Sağlam rivâyet ile Abdüllah bin Abbâsın “radıyallahü teâlâ anhümâ” bildirdiği hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, bir cemâ’ate karşı buyurdu ki, kıyâmet günü olunca, herkesin niyyet ve himmeti, gam ve sıkıntıdan kendisini kurtarmak olur. Önce gelenler ve sonra gelenler, murâdlı ve murâdsız [istekli, isteksiz] bir meydânda toplanırlar. Kendi defterlerini okumak üzerine ve kendi yönlerinin katılığı üzerine ve kendi iyi bahtını kabûl etmek üzerine veyâ Allahü teâlâ muhâfaza etsin, kendi kötü bahtını kabûl etmek üzerine gönül verirler. Eğer bu tarafda söz söyler isek, söz uzar ise de, eğer söylemeyip, geçersek, gam ve gussada kalırız. Bunun için burayı uygun bir şeklde beyân edelim. Lâkin gönül katılığı ve göz körlüğü fâide vermez. Âdem “alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm” hazretlerinin zemân-ı şerîflerinden kıyâmet kopuncaya kadar, her kim ki, vücûda gelmişdir, hepsi toplu olarak veyâ müteferrik olarak temâmı toplanırlar. Bir kavm ayak üzerine durmuş, bir kavm dizleri üzerine durmuş şekldedir. (Her ümmeti dizleri üzerine oturarak toplanmış görürsün!) buyurulmuşdur. [Câsiye sûresi 28.ci âyet-i kerîme meâli.] Kalbleri göğüsde hurûşa gelmiş, beyinleri dimâglarda cûşa gelmiş olur. Dizleri üzerine gelmiş kimsenin gönlü sıkıntıda olur. Kendilerinden bîzâr olurlar. Ümîd etdikleri şeylere kavuşamadıklarını, lezzetlerden uzak olduklarını görürler. Gönüllerini [kalblerini] kendi yapdıklarının ve dediklerinin cezâsı ile başbaşa bırakırlar. Büyük ve küçük günâhlıları, bir tarafda tutarlar. Kuvvetli ve za’îf hasmları diğer tarafda tutarlar. Mürâîlik, yankesicilik, nemmâmlık, ikiyüzlülük perdelerini yırtarlar. [Ya’nî bu vasflar açığa çıkar.] Dimâglarda, gönüllerde olan her ne varsa açığa çıkar. Yâ se’âdet nûruna kavuşur. Veyâ Allahü teâlâ korusun, şekâvet ve zulmetine kavuşur. [Şûrâ sûresi 7.ci âyet-i kerîmesinde meâlen], (Bir fırkası Cennetde, bir fırkası Cehennemde olurlar) buyuruldu. Mü’min ve kâfirin başdan gidecekleri yer belli olur. Bu bâbda bu kadar yazıldı.
Biz bîçâreler ve derdine dermân arayanlar. Ne edelim, ne yapmağa kâdiriz. Biz nasîbsiz kimseler, kime ne söyliyelim, kime ne ağlayıp, sızlayalım. Keşki, annemizden doğmıyaydık. Veyâ çocuk iken ölse idik. [Meryem sûresi 23.cü âyet-i kerîmesinde; Îsâ aleyhisselâmın doğumu zemânında; hazret-i Meryemin; (Ne olaydı bu hâlden evvel ölmüş olsaydım; unutulup gitseydim) dediği bildirilmekdedir.]