ONUNCU BÂB
Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Ehl-i Beytinin Menâkıbı:
Birinci Menâkıb: Muhyissünne [İmâm-ı Begavî] “rahimehullahü teâlâ” (Mesâbîh-i şerîf)inde, bu bâbın evvelinde, Sa’d bin Ebî Vakkâs “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinden rivâyet etmişlerdir. Sa’d “radıyallahü anh” dedi ki, meâl-i şerîfi, (Geliniz! Biz ve siz oğullarımızı, kadınlarımızı ve nefslerimizi çağıralım!)olan, Âl-i İmrân sûresi 61.ci âyet-i kerîmesi nâzil olduğu vaktde, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, Alîyi, Fâtımayı, Haseni ve Hüseyni “radıyallahü anhüm” çağırdı. Buyurdular ki, (Yâ Rabbî! Bunlar benim ehl-i beytimdir.) Âişe “radıyallahü teâlâ anhâ” hazretleri buyurdular ki: Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” üzerinde bir bürd-i yemânî [Yemen kumaşından bir cübbe] vardı. Kara yünden idi. O sırada Hasen bin Alî geldi. Onu kisvesinin [cübbesinin] altına aldı. Sonra Hüseyn geldi. Onu da dâhil etdiler. Sonra Alî geldi. Onu da dâhil etdiler. Sonra Fâtımayı çağırdılar. Hazret-i Fâtıma mestûre olarak geldi. Onu da cübbesinin altına aldılar. Sonra meâl-i şerîfi, (… Allahü teâlâ sizlerden ricsi, ya’nî her kusûr ve kirleri gidermek istiyor. Ve sizi tam bir tahâret ile temizlemek istiyor…) olan, Ahzâb sûresinin 33.cü âyet-i kerîmesini okudular.
Yine Muhyissünne İmâm-ı Begavî “rahimehullah”, (Meâli müt-tenzîl)de bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde nakl etmişdir. Ebû Sa’îd Ahmed bin Muhammed el Hamîdî haber verdi. Ona İbni Abdüllah bin Dinâr haber verdi. O Şerîk bin Ebîden, o Atâdan, o Yesârdan, o Ümm-ü Seleme “radıyallahü teâlâ anhâ” hazretlerinden haber verdi. Ümm-ü Seleme “radıyallahü anhâ” buyurdu ki: Bu âyet-i kerîme benim evimde nâzil oldu. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, Fâtıma, Alî, Hasen ve Hüseyn “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hazretleri için buyurdular ki: (Bunlar benim ehl-i beytimdir!) Ümm-ü Seleme dedi ki: (Yâ Resûlallah! Ben senin ehl-i beytinden değil miyim, dedim.) Buyurdu ki, (Evet, inşâallahü teâlâ!) buyurdu. Zeyd bin Erkâm dedi ki: Ehl-i beyt o kimsedir ki, ona zekât almak harâmdır.