ONBİRİNCİ BÂB
Eshâb-ı Kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” Menâkıbı:
Yûsüf-i Erdebîli “rahimehullahü teâlâ” (Envâr) adlı kitâbında Şeyh Ebû Amr bin Salâhdan nakl etmişdir. O dedi ki, (Ma’rife-tül hadîs) adlı kitâbda, İmâm-ı Nevevînin “rahimehullah” (İrşâd) adlı kitâbından alarak dedi ki: Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretlerinin hepsi âdildirler. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” âhırete intikâlleri sırasında yüzondörtbin Sahâbe mevcûd idiler. Kur’ân-ı azîm-üş-şân ve sahîh hadîs-i şerîflerde, hepsinin adâletleri ve büyüklükleri bildirilmekdedir “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’in”.
Birinci Menâkıb: (Mesâbîh-i şerîf) kitâbının, bu bâbının sahîh hadîs-i şerîfler kısmının evvelinde, Ebû Sa’îd-i Hudrî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (Eshâbımı kötülemeyiniz! Sizlerden biri Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshâbımdan birinin bir müd arpa sadakasının veyâ yarısının sevâbına kavuşamaz.) Kevrânî “rahimehullahü teâlâ” buyurmuş ki, muhakkak sizin biriniz, Uhud dağı kadar altın sadaka vermekle, Sahâbe-i güzînin bir müd veyâ onun yarısı mikdârı sadakasında nâil olduğu ecr ve sevâba kavuşamaz. Sahâbî; o kimsedir ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini, mü’min olduğu hâlde bir kerre gören kimse demekdir. Denildi ki, hadîs-i şerîfin ma’nâsı şudur: Sahâbe-i güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretlerinden fakîr olan birinin Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin huzûrunda, az bir mal vermesi, onlardan sonra gelenlerin vermelerinden efdaldir. Sahâbe-i güzînin fazîleti, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûrlarına ve sohbet-i şerîflerine erişmek ile oldu. Başka birşey ile olmadı. Zîrâ onlar vahy zemânına yetişdiler.