Ebû Bürdeden ve onun da babasından nakl olunan hadîs-i şerîfde, Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek başını semâdan yana kaldırarak, (Yıldızlar gökde emene’dir [rahmet veyâ emînin çoğulu]. Yıldızlar gitdiği zemân, gökde va’d olunan şeyler olur. Ben de Eshâbım üzerine emînim. Gitdiğim zemân, Eshâbıma va’d olunan şeyler gelir. Eshâbım da ümmetim üzerine emenedir. Eshâbım gidince, ümmetime va’d olunan şeyler gelir) buyurdular.
(Müslim) hadîs kitâbını şerh eden “rahimehullahü teâlâ” beyân etmişler ki; hadîs-i şerîfde geçen emenetün kelimesi, emân, rahmet demekdir ve emînin çoğuludur. Emîn ise hâfız, koruyucu ya’nî sebebdir. Gökler için va’d olunan şeyler, kıyâmet günündeki yarılması, dağılmasıdır. Yıldızların gitmesinden maksad, karârması ve dökülmesidir. (Ben Eshâbıma emeneyim ve ben ki gitdim; Eshâbıma, fitneden, harbden ve ba’zı arabların irtidâdından, kalblerde meydâna gelen ihtilâflardan va’d olunan şeyler gelir, demekdir.) Bunlarla alâkalı olan şeyleri açıkca bildirdiler. Buyurdukları herşey vâki’ oldu. Ümmetine va’d olunan şeyler, zuhûra geldi. Bid’at fırkalarının zuhûru, dinde olan çeşidli reformist hareketler, şeytânın arkadaşlarının meydâna çıkması, [Deccâl] rûmun zuhûru, Mekke ve Medînenin harâb olması, hayrât ehlinin gitmesi, şer ehlinin gelmesi ve kıyâmetin bunlar üzerine kopması bunlardandır.
Üçüncü Menâkıb: Yine o hadîs-i şerîfin devâmında, Ebû Sa’îd-i Hudrîden “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: (İnsanlar üzerine bir zemân gelir. Bir kısm kimseler gazâ ederler. İçinizde Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin Eshâbından kimse var mıdır, derler. Evet derler. Sonra harb kazanılır. Ondan sonra nâs [insanlar] üzerine bir zemân gelir ki, harb ederler. İçlerinden bir cemâ’at derler ki, içinizde Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” eshâbı ile görüşmüş[tâbi’înden] kimse var mıdır. Derler ki, evet. Sonra harb kazanılır. Yine insanlar üzerine bir zemân gelir ki, harb ederler. Bir cemâ’at der ki, içinizde Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Eshâbını görmüş olanları gören [tebe-i tâbi’înden] kimse var mıdır. Derler ki, evet. Sonra harb kazanılır. [Ya’nî feth müyesser olur.]) Bu hadîs-i şerîfde (Buhârî) ve (Müslim)müttefiklerdir.