Onlardan birisine hıkd [kin] bağlamış olmasın. Onun için onlarla alâkalı iyi olmıyan şeyleri bildirmeyin demekdir.
Sekizinci Menâkıb: (Ravda-tül ulemâ) kitâbı yirmiyedinci bâbda, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” üstünlükleri beyân olunmuşdur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin hadîs-i şerîflerine uymak ve taklîd etmek câizdir. Bunda ihtilâf yokdur. Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” kavl-i şerîflerini taklîd câiz midir, değil midir, ihtilâf etdiler. Âlimlerimiz, zâhir usûlde dediler ki, câizdir. Bütün Sahâbenin kavlleri huccetdir. Ma’nâlarını bilmeden, onu tasdîk ederiz ve amel ederiz. Hattâ İmâm-ı a’zam “rahimehullah” hazretlerinden rivâyet olunmuş ki, kendisine soruldu: Sizin sözleriniz, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin kitâbı Kur’ân-ı kerîme muhâlif olursa, ne yapmak gerekdir. Buyurdu ki: Benim kavlimi terk edip, Kitâbullaha uyunuz [onun bildirdiği gibi yapınız!]. Yine soruldu: Sizin kavliniz Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kavline muhâlif olursa, ne yapmak gerekdir. Buyurdu ki: Benim kavlimi terk edip, Resûlullahın kavli ile amel ediniz. Sonra yine soruldu: Sahâbe-i güzîn hazretlerinin kavlleri, senin kavline muhâlif olursa, ne yapmak lâzımdır. Buyurdu ki: Benim kavlimi terk edip, Sahâbe-i kirâmın kavlini tutunuz. Denildi ki, tâbi’înin kavli senin kavline muhâlif olursa, ne yapmak lâzımdır. Buyurdu ki: Biz de onlar gibiyiz. Avâmın kavlini taklîd câiz değildir. Zâhir olan âlimlerimizden rivâyet olunur ki, Sahâbe-i güzînin kavlleri, sözleri hüccetdir. Kavlleri taklîd olunur.
İmâm-ı Şâfi’î “rahimehullahü teâlâ” zâhir usûlünde dedi ki, Sahâbe-i güzîn hazretlerinden her bir kimsenin kavli taklîd olunmaz. İmâm-ı Şâfi’î mezhebi âlimlerinden ba’zıları dediler ki, dört kimsenin kavli taklîd olunur. Onlar (Halîfe-i râşid)dir. Ebû Bekr, Ömer, Osmân, Alî “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”. Biz deriz ki, bütün Eshâb-ı kirâmın kavlleri taklîd olunur.