Yoksa ümmetinin bütün günâhkârlarına şefâ’at etmeği mi istersin. Ben şefâ’ati ihtiyâr etdim[seçdim] ve istedim ki, size haber vereyim. O sâat yine geldi. Ve dedi ki, muhakkak Rabbin sana selâm söyler ve buyurur ki: [Vedduhâ sûresi 5.ci ve Tâhâ sûresi 130.cu âyet-i kerîmesinin bir kısmını okudu. Meâl-i şerîfi] (Yâ Muhammed! Onlar bana ve sana îmân getirseler ve beş vakt nemâzı kılsalar, farzları edâ etseler ve senin sünnetini yerine getirseler, sen râzı oluncaya kadar şefâ’at etmene izn veririm.) Muhammed “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurur ki: (Bana kâfi gelir, bana kâfi gelir!) [Vedduhâ sûresi 5.ci âyet-i kerîmesinde meâlen,] (İleride [kıyâmet günü] Rabbin sana şefâ’at makâmı vermekde hoşnûd olacaksın) ve Tâhâ sûresi 130.cu âyet-i kerîmesinde meâlen, (… Tesbîh et [nemâz kıl] ki, Allahın rızâsına eresin) buyuruldu.
8– (Ravda-tül-ulemâ) kitâbının aynı bâbında; Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretlerinden rivâyet olunmuşdur. Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin kavl-i şerîfinde [Hicr sûresi 2.ci âyet-i kerîmesinde] meâlen, (Kâfirler, dünyâda hezîmet, yâhud ölüm ânında, kıyâmet azâbı vukû’unda, müslimân olmaklığı temennî ederler. Denildi ki, kâfirler Cehennemde mü’minlerin günâhkârlarını görüp, siz müslimânlar iken Cehennemdesiniz. İslâmınız size ne fâide etdi derler. Bir zemân sonra, Allahü teâlânın fadlı ve rahmeti ile o müslimânlar nârdan çıkıp, Cennete gitdiklerinde, kâfirler o vakt ne olaydı, biz de ehl-i islâmdan olaydık, derler)buyuruldu. Abdüllah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” buyurdu ki, bu ümmetden bir tâife sırat üzerinde habs olunur. Hâlbuki, Muhammed Mustafâ “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, bütün Peygamberlerden önce Cennete dâhil olur. Ümmeti de, bütün ümmetlerden önce Cennete dâhil olur. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Cennete girdikden sonra, Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri, sıratda kalan tâifenin nâr [Cehennem]dan tarafa gönderilmesini ve (Mâlik)e teslîmini emr eder.