192

Farz ve vâcib olan bir namâzı bile bile kazâya bırakabilmek için, iki özr vardır: Biri, düşman karşısında olmakdır. İkincisi, seferde olan, ya’nî, üç günlük yol gitmeye niyyeti olmasa bile, yolda bulunan kimsenin hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır. Bunlar oturarak ve herhangi bir tarafa dönerek veyâ hayvan üzerinde îmâ ile de kılamadığı zemân, kazâya bırakabilir. Bu iki sebeble farzları kazâya bırakmak, uyku ve unutmak sebebi ile kaçırmak günâh olmaz. (Eşbâh) şerhinde, (Boğulmak üzere olanı ve benzerlerini kurtarmak için namâzı vaktinden sonra kılmak da sahîhdir) diyor. Fekat, özr bitince, hemen kazâ kılması farz olur. Harâm olan üç vaktden başka, boş vaktlerinde kılmak şartı ile, çoluk çocuğunun rızkını kazanacak kadar gecikdirmek câiz olur. Dahâ fazla gecikdirirse, günâha girmeğe başlar. Nitekim sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Hendek muhârebesinin şiddetinden kılamadıkları dört namâzı hemen o gece, Eshâb-ı kirâm “radıyallahü anhüm” yaralı ve çok yorgun oldukları hâlde, cemâ’at ile kıldı. Sevgili Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki; (İki farz namâzı bir araya getirmek büyük günâhlardandır).Ya’nî, bir namâzı vaktinde kılmayıp, vaktinden sonra kılmak en büyük günâhdır. Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Bir namâzı vakti çıkdıkdan sonra kılan kimseyi, Allahü teâlâ seksen hukbe Cehennemde bırakacakdır.) Bir hukbe, seksen âhıret senesidir ve âhıretin bir günü, dünyânın bin senesi kadardır. Bir vakt namâzı, vaktinden sonra kılmanın cezâsı bu olursa, hiç kılmayanın cezâsını düşünmelidir.

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Namâz dînin direğidir. Namâz kılan, dînini doğrultmuş olur. Namâzı kılmıyan, dînini yıkmış olur.) Bir hadîs-i şerîfde buyurdu ki, (Kıyâmet günü, îmândan sonra ilk süâl namâzdan olacakdır.) Allahü teâlâ buyuracak ki, (Ey kulum! Namâz hesâbının altından kalkarsan kurtuluş senindir. Öteki hesâbları kolaylaşdırırım). Ankebût sûresi, kırkbeşinci âyetinde, meâlen (Kusûrsuz kılınan bir namâz, insanı pis, çirkin işleri işlemekden korur) buyurulmakdadır. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (İnsanın Rabbine en yakın olduğu zemân namâz kıldığı zemândır).

Bir müslimânın herhangi bir namâzı vaktinde kılmaması iki dürlü olur: 1-Özr ile kılmamasıdır. 2-Namâzı vazîfe bildiği, önem verdiği hâlde tenbellikle terk etmesidir.

Farz namâzı özrü olmadan, vakti geçdikden sonra kılmak, ya’nî kazâya bırakmak harâmdır, büyük günâhdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.