İmâmın erkeklere imâm olmağa niyyet etmesi şart değildir. İmâm, hâzır olan cemâ’ate imâm oldum diye niyyet etmezse, cemâ’at ile kılmak sevâbına kavuşamaz. İmâm olmağa niyyet ederse, bu sevâba da kavuşur. İmâmın, (kadınlara imâm olmağa)niyyet etmesi lâzımdır.
İbâdetleri yaparken, yalnız ağız ile söylemeğe niyyet denmez. Kalb ile niyyet edilmezse, ibâdetler kabûl olmaz.
7-TAHRÎME TEKBÎRİ
Namâza dururken, (Allahü ekber) demekdir ki, farzdır. Başka kelime söylemekle olmaz. Ba’zı âlimler, tahrîme tekbîrinin, namâzın içinde olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre, namâzın şartları da, rüknleri de, altı olmakdadır.
NAMÂZIN RÜKNLERİ:
Namâzın içindeki farzlarına (Rükn) denir. Hepsi beşdir:
1-KIYÂM: Namâzın beş rüknünden birincisi kıyâmdır. Kıyâm, ayakda durmak demekdir. Ayakda duramayan hasta, oturarak kılar. Oturamıyan hasta, sırt üstü yatıp, başı ile kılar. Yüzü, semâya karşı değil, kıbleye karşı olması için başı altına yastık konur. Ayaklarını diker. Kıbleye karşı uzatmaz. Ayakda iken, iki ayak birbirinden dört parmak eni kadar açık olmalıdır.
Ayakda duramıyan hasta, ayakda başı dönen, başı, dişi, gözü veyâ başka yeri çok ağrıyan, idrâr, yel kaçıran, yarası akan, ayakda düşman korkusu, malın çalınmak tehlükesi olan, ayakda kılınca orucu veyâ okuması bozulacak veyâ avret yeri açılacak olan kimseler, oturarak kılar. Rükü’ için biraz eğilir. Secde için, başını yere koyar. Başını yere koyamayan kimse, rükü’ için biraz, secde için ise, dahâ çok eğilir. Secde için eğilmesi rükü’ için eğilmesinden dahâ çok olmazsa namâzı kabûl olmaz. Yere taş ve tahta koyup, bunun üstüne secde ederse, namâz kabûl olursa da, günâha girer. Ya’nî tahrîmen mekrûh olur.
2-KIRÂET: Sünnetlerin ve vitrin her rek’atinde ve yalnız kılarken farzların iki rek’atinde, ayakda Kur’ân-ı kerîmden bir âyet okumak farzdır. Kısa sûre okumak dahâ sevâbdır.