• Rüfâa bin Râfi’ “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Bedr gazâsında kardeşim Hallâd bin Râfi’ ile birlikde bir deve yavrusuna binmişdik. Devemiz Ravhâ denilen yere varınca yorulup kaldı. Kardeşim, yâ Rabbî! Eğer bu deve bizi Medîneye geri götürürse, bunu kurbân edeceğim, dedi. Biz o hâlde iken bir de bakdık ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” çıka geldi. Bizi o hâlde görünce su istedi. Verdik. Mubârek ağzını çalkaladı ve bir abdest alıp suyunu bir kabın içinde topladı. Sonra biz o devenin ağzını açdık, bu sudan dökdü. Sonra başına, boynuna, gövdesine ve kuyruğuna dökdü. Bize, binin buyurdu ve kendisi gitdi. Biz o deveye binip, Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” yetişdik. Seferde o deve bizi koşarak taşıdı. Bedr savaşından dönüp Medîneye ulaşınca, devemiz yine çöküp kaldı. Kardeşim onu kesip, etini fakîrlere paylaşdırdı.
• Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Bedr gazâsında, mubârek eliyle, şurada falan kimse, şurada falan kimse öldürülecek diye belli yerleri gösterdi. Aynen buyurduğu gibi, kimin nerede öldürüleceğini gösterdiyse, orada öldürüldü.
Emîr-ül mü’minîn hazret-i Ömer “radıyallahü anh” buyurdu ki: Resûlullahı Peygamber olarak gönderen Allahü teâlâya yemîn ederim ki, kimin nerede öldürüleceğini gösterdiyse, orada öldürüldü.
• Bedr gazâsında, müşriklerden bir takım gençler savaşa gitmemişdi. Gece ay ışığı altında birbirleriyle konuşup, birşeyler anlatıyorlar ve şi’rler okuyorlardı. O sırada âniden bir ses işitdiler. Birkaç beyt okundu ve “Hanîf cemâ’ati zafere ulaşdı” diyordu. Sesin geldiği yere gitdiler. Fekat kimseyi göremediler. Çok korkup geri döndüler. Hicre (Kâ’benin yanına) geldiler. Orada yaşlılardan bir gurub kimse oturuyordu. Durumu onlara anlatdılar. Yaşlı kimseler, eğer söylediğiniz doğru ise, Muhammed zafere ulaşmışdır. Çünki Muhammede ve eshâbına hanîf derler. Aradan bir gece geçdi. Bedr savaşında müşriklerin mağlûb olduğu, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” müşriklere karşı zafere ulaşdığı haberi geldi.