• Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Selît bin Amr ibni Âs ile Yemâmede bulunan, Hevze bin Alî el-Hanefîye islâma da’vet mektûbu gönderdi. Hevze bin Alî şöyle cevâb yazdı: Ben kavmimin şâiri ve hatîbiyim. Arablar benden çekinirler. Senin halkı da’vet etdiğin şey gâyet güzeldir. Fekat bana bir iş, bir yerin idâresini verirsen, sana tâbi’ olurum! Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Eğer benden yere düşmüş olan bir hurmayı dahî istese vermem, buyurdu. Hevze bin Alînin elinde olan mülkü de elinden gitdi. Mekke feth edildiği zemân, Cebrâîl aleyhisselâm Hevzenin ölüm haberini getirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bundan sonra Yemâmede bir yalancı çıkacak. Benim vefâtımdan sonra onu öldürürler, buyurdu. Buyurduğu gibi oldu. [Müseylemetül kezzâb, Yemâmede peygamber olduğunu iddia etdi. Ebû Bekr-i Sıddîkın hilâfetinin ikinci senesinde Hâlid bin Velîdin askeri ile Yemâmede büyük muhârebe yapdı. Vahşi “radıyallahü anh”, Müseyleme-tül kezzâbı öldürdü.]
• Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Abdüllah bin Huzâfeyi, Kisrâya elçi olarak gönderdi. Kisrâya bir islâma da’vet mektûbu yazdı. Kisrâ o se’âdetli mektûbu, yırtıp parça parça etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bunu haber alınca, Allahü teâlâ da onun mülkünü parça parça etsin, buyurdu. Kısa zemân sonra Kisrâyı oğlu Şîreviyye öldürdü.
• Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mektûbundan Kisrâyı bir heybet kapladı. Mektûbu götüren Abdüllah bin Huzâfe “radıyallahü anh” yanından çıkınca, Kisrâ adamlarını çağırıp, bundan sonra benim yanıma arablardan hiç kimsenin girmesine izn vermeyiniz, diye tenbîh etdi. Sonra husûsî odasına çekildi. Oraya hiç kimse giremezdi. Bir de bakdı ki odasında bir arab duruyor! Elinde bir sopa tutuyordu. Ey Kisrâ! Allahü teâlâ halkı hak dîne da’vet eden bir Peygamber gönderdi, îmân et, dedi. Kisrâ hele bu gün git de sonra, dedi. Kisrâ hemen adamlarını çağırıp, bir takım behânelerle kimini asdırdı, kiminin ayağını kesdirdi. Ben size sıkı sıkı tenbîh etdiğim hâlde, niçin benim odama bir arabın girmesine izn verdiniz, dedi.