Gece vakti akabeye geldikleri sırada Resûlullah, Eshâb-ı kirâma, hepiniz dere yolundan gidiniz. Kimse benimle gelmesin, buyurdu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” kendisi devesine binip akabeden, dağ yolundan yola devâm etdi. Devesinin yularını Ammâr bin Yâsere “radıyallahü anh” verdi. Huzeyfeyi de “radıyallahü anh” deveyi sürmekle vazîfelendirdi. Böylece akabe yolundan gidiyorlardı. Arkalarından gelmekde olan bir gurub insan gözükdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Huzeyfeye “radıyallahü anh” gelenleri geri çevir, diye emr etdi. O da, gelenlerin develerinin yüzlerine vurmaya başladı. Münâfıklar, Muhammed “aleyhisselâm” hîlemizi anladı diyerek, hemen geri dönüp, akabeden aşağı indiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Huzeyfeye “radıyallahü anh” o toplulukdan tanıdığın kimse var mı diye sordu. Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”, falan falan kimselerin devesini tanıdım. Fekat hepsi yüzünü bağlamışdı ve gece karanlıkdı, onları tanıyamadım, dedi. Sabâh olunca, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Üseyyid bin Hudayra “radıyallahü anh”, ey Ebâ Yahyâ, biliyor musun gece münâfıklar ne düşündüler. Beni gece dağdan aşağı atmak istiyorlardı, dedi. Üseyyid bin Hudayr “radıyallahü anh”, yâ Resûlallah! Müsâade ederseniz başlarını getireyim, dedi. Halkın, harb bitdi, Muhammed Eshâbını öldürmeye başladı demelerini istemem, buyurdu. Üseyyid bin Hudayr, yâ Resûlallah onlar senin Eshâbından değildirler deyince, onlar dilleriyle görünüşde şehâdet getiriyorlar. Allahü teâlâ beni şehâdet getireni öldürmekden men’ etdi, buyurdu. Sonra Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” münâfıkları tek tek Huzeyfeye “radıyallahü anh” bildirdi ve Allahü teâlâ beni onların cenâze nemâzını kılmakdan men’ etdi, buyurdu. Huzeyfetebni Yemânîden “radıyallahü anh” başka kimse onları bilmiyordu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtından sonra, emîrül mü’minîn Ömer “radıyallahü anh” cenâze olduğu vakt Huzeyfeye “radıyallahü anh” bakardı. O cenâze nemâzı kılarsa kılardı. Kılmazsa o da kılmazdı.
- 189 -