Birbirlerine böyle güzel elbiseleri nereden almışlar, diyorlardı. Hazret-i Fâtıma, yâ Resûlallah niçin bana öyle görünmedi ki, ben de sevineydim, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, o elbiselerin güzelliği senin üzerine örtülmesindedir. Onları sana göstermediler ve sen görmedin, buyurdu.
• Yemende bir su vardı. O sudan kim içse ölüyordu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” o suya haber gönderdi ve buyurdu ki: Herkes müslimân oldu, sen de müslimân ol. Ondan sonra o sudan içen hiçbir kimse ölmedi. Ancak hummâ hastalığına tutulurdu.
• Eshâb-ı kirâmdan bir zât şöyle anlatmışdır: Medîneye gelip îmân etdim. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûrundan hiç ayrılmazdım. Bir gece akşamla yatsı vakti arasında Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” dışarı çıkdı. Bana islâmiyyetin hükmlerini öğretdi. Her nasılsa, o gece gök gürleyip şimşek çakdı. Her taraf iyice karardı ve şiddetli yağmur yağdı. Biz yâ Resûlallah, evlerimize nasıl gideceğiz dedik. Ben sizi evlerinize ulaşdırırım. Size aslâ bir sıkıntı erişmez, buyurdu. Sonra bekleyiniz buyurdu. Biz de bekledik. Mescidden dışarı çıkdı. Her tarafı koyu bir karanlık kaplamışdı. Gökden devâmlı yağmur yağıyordu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bize, evlerinize doğru yürüyüp gidiniz, buyurdu. Bunun üzerine evlerimize gitmek üzere yürüdük. Hiç birimize yağmur dokunmadı. Elbiselerimiz de ıslanmadı.
• İbni Abbâs “radıyallahü anhümâ” anlatır: Gâyet güzel yüzlü bir yehûdî vardı. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetlerinde devâmlı bulunurdu. Bir gün Resûlullah o yehûdîye, senin gibi güzel yüzlü bir kimsenin Cehennemde yanmasına acıyorum, buyurdu. Yehûdî ben dînimi başka biri için terk etmem, dedi. O yehûdî yine bir gün Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetine gelmişdi. Resûlullah hûrîlerden bahseden ve meâl-i şerîfi, (Onlar için, iri gözlü (güzel yüzlü) hûrîler de var. Gün görmemiş inci misâli) olan Vâkı’a sûresi 22, 23.cü âyet-i kerîmelerini okudu.