Geç vakt eve geldi. Ehl-i beytine misâfirler akşam yemeği yidiler mi, diye sordu. Yemek verdik, sizinle berâber yimek için yimediler, dediler. Üzüldü ve o yemekden yimemeye yemîn etdi. Sonra bu yemîn şeytândandır, dedi. Misâfirlerle birlikde yimeğe başladı. Bu hâdiseyi nakl eden kimse şöyle anlatmışdır: Yemekden bir lokma alırdık, altında dahâ fazla yemek meydâna gelirdi. Hepimiz doyduk. Tabakda öncekinin üç misli fazla yemek vardı. Sayılarını bilmiyorum, fekat o yemekden çok kimseler yidi.
• Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” ölüm hastalığında iken, kızı hazret-i Âişeye “radıyallahü anhâ”, iki oğlan ve iki kız evlâdını emânet etdiğini söyledi. Hazret-i Âişe, benim bir kız kardeşim vardır. Diğeri kimdir, diye sordu. Ebû Bekr “radıyallahü anh”, hanımım hâmiledir. Zan ederim kız olacakdır, dedi. Hakîkaten kız doğdu.
HAZRET-İ ÖMER-ÜL FÂRÛK
“radıyallahü anh”
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle rivâyet etmişdir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: “Geçmiş ümmetlerde velîler vardı. Peygamber olmadıkları hâlde Allahü teâlâ onlara hitâb buyururdu. Eğer bu ümmetde onlar gibi birisi olursa, o Ömer bin Hattâbdır. Abdüllah ibni Ömerin “radıyallahü anhümâ” şu sözü bu ma’nâyı te’yîd etmekdedir: Eshâb-ı kirâm herhangi bir husûsda söz söyleseler, hükm-i ilâhî hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” sözüne uygun nâzil olurdu. Nitekim Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurdu: (Allahü teâlâ Ömerin “radıyallahü anh”dili ile söyleyicidir). Yine Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” nakl etmişdir: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” şöyle buyurdu: Rü’yâda gördüm. Bir kova ile su çekiyordum. Allahü teâlânın dilediği kadar çekdim. Sonra Ebû Bekr “radıyallahü anh” kovayı alıp, bir iki kova su çekdi. Onun çekmesinde za’îflik vardı. Allahü teâlâ ona rahmet eylesin. Dahâ sonra Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” kovayı aldı. Onun gibi kuvvetli su çeken görmedim. Bütün havuzları su ile doldurdu ve bütün insanları suya kandırdı.