Hâce Muhammed Pârisâ “kuddise sirruh” (Fasl-ul-Hitâb) adlı kitâbında şöyle yazmışdır: Hazret-i Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki: Bir gurub insanlar beni hazret-i Ebû Bekrden ve hazret-i Ömerden “radıyallahü anhümâ” üstün tutacaklardır. Onların kalblerinde nifâk vardır. Müslimânların bölünmesini, ihtilâfa düşmelerini isterler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana onlardan haber verdi ve katl edilmelerini emr etdi. Onlar zâhiren müslimân görünürler. İçlerinden din düşmânıdırlar. Yalan söylemek onlara göre güzeldir. Kalbleri kötülüklerle doludur. Kur’ân-ı kerîmi değişdirirler. Kendi sapık düşüncelerine göre yorumlarlar. Fitne üzerinde birbirleriyle anlaşma yaparlar. Eshâb-ı kirâma “aleyhimürrıdvân” söğerler. Allahü teâlâ onları afv etmez. Bu fitneleri küçükleri büyüklerinden öğrenirler. Böylece devâm ederek, sünneti yok edip bid’ati yayarlar. O zemân sünnete uyanlar, şehîdlerden, âbidlerden ve gâzîlerden efdaldir. Se’âdet onlarındır. Yer yüzünde râfizîlerden çok buğz edilecek kimse yokdur. Yer yüzü onlara buğz eder. Gök onlara tiksinerek gölge verir. Râfizîlerin âlimleri gök kubbesi altında insanların en şerlisi ve en zararlısıdırlar. Fitne onlardan çıkar ve fitne üzerinde sâbit olurlar. Râfizîlerin âlimleri gökdeki melekler arasında en pis ve en necs kimseler diye ismlendirilirler. Eshâb-ı kirâmı “radıyallahü anhüm ecma’în” kötüledikleri zemân, göğüslerinden hikmet çıkıp gider. Allahü teâlâ râfizîlerin ve bid’at sâhiblerinin sûretlerini değişdirir. Eshâb-ı kirâm, hazret-i Alînin bu sözlerini işitince: Yâ Emîrel mü’minîn! Biz o zemâna ulaşırsak ne yapalım, dediler. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki: Îsâ aleyhisselâmın havârîleri gibi olunuz. Allahü teâlâ size ne emr etdiyse yapınız. Onun Peygamberine itâ’at, Eshâbına muhabbet, râfizîlere buğz ve düşmânlık husûsunda havârîlerin yapdığı gibi yapıp, sabr ediniz. Hak ve sünnet üzere olmak, günâh ve bid’at üzere olmakdan hayrlıdır.
Abdüllah bin Sebe’, hazret-i Alîyi, hazret-i Ebû Bekrden “radıyallahü anhüm” üstün tutduğunu söylemişdi. Hazret-i Alî onun bu yalan ve fitne sözünü duyunca, yemîn ederek onu öldürürüm, demişdir.