Başındaki o kıl düşdü ve şiddetli baş ağrısı başladı. Bu işin başına gelmesi hazret-i Alîye “radıyallahü anh” karşı hücûm etdiğindendir, dediler. Firâs bin Amr “radıyallahü anh” tevbe etdi. Başında o kıl tekrâr çıkdı ve baş ağrısı kesildi.
• Sâlih bir kimse şöyle anlatmışdır: Bir gece rü’yâmda kıyâmet kopmuş ve bütün insanları hesâba çekmek üzere topladıklarını gördüm. Sırat köprüsüne doğru gidip, sıratı geçdim. Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” Kevser havuzunun yanında gördüm. Hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn “radıyallahü anhümâ” da insanlara su dağıtıyorlardı. Bana da su vermeleri için yanlarına gitdim. Bana su vermediler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” sana su vermek istemezler, buyurdu. Niçin yâ Resûlallah dedim. Senin bir komşun var. Alîye “radıyallahü anh” la’net eder ve kötü sözler söyler ve sen ona mâni’ olmazsın, buyurdu. Yâ Resûlallah! Bende ona mâni’ olacak kuvvet yokdur, beni öldürmesinden korkarım, dedim. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana bir bıçak verdi ve git onu öldür, buyurdu. Rü’yâmda gidip o komşuyu öldürdüm. Geri dönüp, yâ Resûlallah, emrinizi yerine getirdim, dedim. O zemân Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazret-i Hasene dönerek: Yâ Hasen, buna su ver, buyurdu. Hazret-i Hasen bana su verdi. Su kâsesini elinden aldım. Fekat içip içmediğimi hâtırlamıyorum. Sonra uykudan uyandım. Abdest alıp sabâha kadar nemâz kıldım. Sabâhleyin birkaç kişi aralarında falan kimseyi bu gece yatağında öldürmüşler diye konuşuyorlardı. Hâkimin adamları gelip komşulardan birkaç suçsuz kimseyi yakalayıp götürdüler. Ben kendi kendime, Sübhânallah! Bu nasıl rü’yâ idi ki hakîkat oldu diyordum. Sonra hâkime gidip, o adamı ben öldürdüm. Yakaladığınız kimseler suçsuzdur, dedim. Hâkim, sen ne söylüyorsun, diye şaşırdı. Ben rü’yâ gördüm. Allahü teâlâ o rü’yâyı hakîkat yapdı. Benim günâhım nedir diyerek, hâkime rü’yâmı anlatdım. Hâkim bana Allahü teâlâ sana hayrlı mükâfatlar versin. Sen de suçsuzsun, yakaladıklarımız da suçsuzdur, dedi.