Şimirin hanımı uyanıp, rü’yâsını oradaki kadınlara anlatdı. Sabâhleyin kocası Şimir gelip, hazret-i Hüseynin mubârek başını istedi. Hanımı vermedi. Artık seninle yaşayamam, beni boşa dedi. Şimir onu boşadı. Fekat mubârek başı yine vermedi. Ölürüm de yine vermem, dedi. Şimir kadını öldürdü ve hazret-i Hüseynin mubârek başını aldı. Hazret-i Hüseyn, hicretin altmışbirinci senesinde Muharrem ayının onunda ve Cum’a gününde şehîd edildi.
Ehl-i Beyt imâmlarından bir kısmı anlatıldı. Diğerleri her ne kadar Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” görmediler ise de, o altın silsilenin kerâmetlerini ve üstün hâllerini, dedelerinden sonra anlatmak lâzımdır. Âlimler, ârifler ve ehl-i yakîn, izzetleri ve şerefleri sebebiyle onlara altın silsile adını vermişlerdir. Oniki imâmın menkıbeleri anlatıldıkdan sonra, Eshâb-ı kirâmın ba’zılarının menkıbeleri bildirilecekdir.
İMÂM-I ZEYNEL’ÂBİDÎN ALÎ BİN HÜSEYN
“radıyallahü anh”
• Hazret-i Hüseynin “radıyallahü anh” oğludur. Oniki imâmın dördüncüsüdür. İsmi Alî, künyesi Ebû Muhammed ve Ebül Hasendir. Lakabları Seccâd ve Zeynel’âbidîndir. Hicretin otuzüçüncü senesinde Medînede doğdu. Annesi Şehr-i Bânû o devrin acem pâdişâhının kızıdır ve Nûş-i Revân-ı âdilin evlâdındandır. [Son Sâsânî hükümdârı Yezdecerdin kızıdır. (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının 1126.cı sahîfesine bakınız!] İmâm-ı Zeynel’âbidînin vefâtı, hicretin doksandördüncü senesinde Muharrem ayının onsekizindedir. Hicrî doksanbeş senesinde vefât etdiği de söylenmişdir.
Kendisine Zeynel’âbidîn denilmesinin sebebi şudur: Bir gece teheccüd nemâzı kılıyordu. Şeytân ejderhâ şekline girip, kendisini meşgûl etmek istedi. Hiç aldırış etmeyince, ayak parmağını ısırdı. Parmağı çok acıdığı hâlde, nemâzını bozmadı. Allahü teâlâ ejderhânın şeytân olduğunu keşf ile bildirince, ona vurarak, uzak ol ey mel’ûn dedi.