Onu yirdik, yemek ve su yerini tutardı. Gemi gelip, bizi oradan alıncaya kadar böyle devâm etdi.
EYYÛB SAHTİYÂNÎ “rahmetullahi aleyh”
Basrada yaşayan tâbi’înin büyüklerinden idi. [131 [m. 748]de vefât etdi.] Hasen-i Basrî “rahmetullahi aleyh”, Basra ehlinin gençlerinin seyyidi, Eyyûb Sahtiyânîdir, demişdir.
Abdülvâhid bin Zeyd şöyle anlatmışdır: Eyyûb Sahtiyânî “rahmetullahi aleyh” ile Hira dağında idik. Ben çok susadım. O kadar ki, hâlimi yüzümden anlayıp, sana ne oldu, dedi. Susuzlukdan öleceğim diye korkuyorum, dedim. Her ne yaparsam gizli tutabilir misin, dedi. Gizlerim dedim. Sonra kendisi hayâtda olduğu müddetçe, kimseye söylemiyeceğime dâir yemîn etdirdi. Ayağını Hira dağına vurdu. Su çıkdı. Kanıncaya kadar içdim ve biraz da götürdüm. Bunu o hayâtda iken kimseye anlatmadım.
SÂLİM BENÂNÎ “rahmetullahi aleyh”
Basralıdır. Kırk sene Enes bin Mâlikin “radıyallahü anh” sohbetinde bulunmuşdur. Devâmlı oruc tutardı. Her gece ve gündüzde bir hatm okurdu. Bir seher vaktinde, onun kabrini ziyâret eden bir gurub kimse, kabrinden Kur’ân-ı kerîm okunduğunu işitdik, demişlerdir.
Sâlim Benânî “rahmetullahi aleyh”, bir gün Hamîd-i Tavîlden Peygamberlerden başka bir kimsenin kabrinde nemâz kıldığını duydun mu, diye sordu. Hâyır duymadım deyince, şöyle düâ etdi: Yâ Rabbî, eğer bir kimseye kabrinde nemâz kılmağı ihsân edersen, Sâlim kuluna bunu ihsân eyle.
Sözüne güvenilir bir zât şöyle anlatmışdır: Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, Sâlim Benânîyi kabrine koydum. Hamîd-i Tavîl de yanımda idi. Lahd üzerine kerpiçleri yerleşdirdik. Kerpiçlerden biri kabrin içine düşdü. Sâlim Benânînin kabrde nemâz kılmakda olduğunu gördük. Hamîd-i Tavîle, görüyor musun dedim. Bana sus dedi. Defnini temâmlayınca kızının yanına gidip, onun ameli ne idi, neler gördün, diye sorduk.