İpek böceği ve yumurtası ve necâsetde yaşıyan kurdlar, bağırsak solucanları ve meyve kurdları temizdir. Bunlardaki necâset bulaşıkları pisdir.
Suda yaşıyan balık, yengeç, su kurbağası, suda ölünce, bu su ile abdest ve gusl câizdir. Toprak kurbağası ve yılanından, akıcı kanı olmıyanları da, suda ölünce câiz olur. Bütün bunlar, sudan çıkarılıp, ölünce, ölüleri suya düşerse, yine câiz olur. Kurbağa, suda parçalanırsa, yine câiz olur. Fekat içilmez. Çünki, eti harâmdır. Ördek, kaz gibi karada doğup, suda yaşıyan hayvan ölünce, küçük havuz, necs olur.
Hanefîde, küçük havuza, şâfi’îde ise, kulleteynden az olan suya, az necâset düşerse, üç sıfatı değişmese de, necs olur. İnsan içmez ve temizlikde kullanılmaz. Üç sıfatı değişirse bevl gibi olup hiçbir şeyde kullanılmaz. Kulleteyn, beşyüz rıtldır. Rıtl 130 dirhem, dirhem 3,36 gramdır. Kulleteyn, 220 kilo gram olmakdadır.
Uzun zemân durmakla üç sıfatı değişen su, pis olmaz. Kokan suyun sebebi bilinmezse, temiz kabûl edilir. Başkasına sorup, araşdırmak lâzım değildir. Mu’tezileye inâd olmak için, ba’zan nehr yanında, havuzdan abdest almalıdır.
Görünen veyâ görünmiyen necâset, hanefîde akar suya ve büyük havuza, şâfi’îde kulleteyn mikdârı olan suya, mâlikîde ise herhangi mikdârdaki suya düşerse, pisliğin üç eserinden biri, ya’nî rengi, kokusu veyâ tadı belli olmıyan her tarafından abdest ve gusl câiz olur. Meselâ leş varsa veyâ insan veyâ hayvan bevl yaparsa veyâ yırtıcı hayvan içerse, aşağı tarafında bir eseri görülmezse câiz olur. Ba’zı âlimlere göre, câiz olması için, necâsete değen suyun, değmiyen sudan az olması lâzımdır. Suyun devâmlı akması şart değildir. Necs yere su dökülerek, bir metre kadar akar, üç sıfatı giderse, temiz olur. Birinde temiz, ötekinde pis su bulunan iki kap, bir metre kadar yüksekden dökülünce, havada karışırlarsa, yere düşen su, temiz olur.
Saman çöpünü sürükliyen suya, akıcı su denir. Eni on zrâ’ [4,8 metre], boyu da on zrâ’ olan kare şeklindeki havuza (büyük havuz) denir ki, sathı [alanı] yüz zrâ’ kare, ya’nî yirmiüç metre karedir. Muhîti [çevresi] onyedi metre olan dâirenin sathı da 23 metrekaredir. Derinliğin az olması zarar vermez. Bir kimse, bir çukurdan bir yol açarak, çukurdaki su, bu yolda akarken, bundan abdest alsa, müsta’mel suyu bir yerde toplansa, buradan da yol açıp akıtılsa, akan su ile başkası abdest alsa ve su yine bir yerde toplansa, yine yol açılsa, böylece hepsinin abdesti kabûl olur. Necâset eseri görülünceye kadar, akan su temiz olur. Bu misâlde, müsta’mel su, necs kabûl edilmişdir. İçine devâmlı su akan ve devâmlı taşan [veyâ içinden devâmlı su alıp, iki alış arası, su hareketsiz kalacak kadar uzamıyan] küçük havuz ve hamâm kurnası, akar su demekdir. Bunların her tarafından abdest alınır. Müsta’mel suyun üstden taşması lâzımdır. Dipdeki delikden akarsa, akar su gibi olmaz. Havuzun çok küçük olup, müsta’mel suyun hepsinin akıp gidebilmesi şart değildir. Havuzun yüzü, buz tutmuş ise, buzu delince su buza değmiyor ise, havuzdaki suyun yüzüdür. Eğer değiyor ise, delikdeki suyun yüzü demekdir. Necs suya, temiz su gelip, karşı tarafdan taşarsa, eseri kalmıyan tarafları temiz olur. İçindeki kadar su taşınca, hepsi temiz olur. Taşan su, necâset eseri görülmedikçe temizdir. Leğen, kova gibi kaplar da böyledir. Meselâ necs kova, doldurulur ve taşarsa necâsetin üç eserinden biri görülmeyince su da, kova da temiz olur.
(Mâ-i müsta’mel), ya’nî abdestde veyâ guslde kullanılan yâhud kurbet olarak kullanılan su, meselâ, yimekden önce ve sonra, sünnet olduğu için el yıkamakda kullanılan su, yıkanan uzvdan ayrılınca necs olur. Ba’zı âlimlere göre, başka uzva, elbiseye, yere düşdükden sonra necs olur. İlk düşdüğü yeri kirletmez.
Ebû Nasr Akta “rahmetullahi aleyh”, (Kudûrî) şerhinde diyor ki, (Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır).