NEMÂZ KILMASI TAHRÎMEN MEKRÛH, YA’NÎ HARÂM OLAN ZEMÂN ÜÇDÜR: Bu üç vakte, (Kerâhet zemânı) denir. Bu üç vaktde başlanan farzlar sahîh olmaz. Nâfileler sahîh olursa da, tahrîmen mekrûh olur. Bu üç vaktde başlanan nâfileleri bozmalı, başka zemânlarda kazâ etmelidir. Bu üç vakt: Güneş doğarken, batarken ve Nısf-ün-nehâr dâiresi üzerinde, [zevâl vaktinde] ya’nî gündüz ortasında ikendir. Burada, güneşin doğması, üst kenârının zâhirî üfuk hattından görünmeğe başlayıp, bakamıyacak kadar parlamasına ya’nî (Dühâ vakti)ne kadar olan zemândır. Dühâ vaktinde güneş merkezinin üfk-ı hakîkîden irtifâı beş derecedir. Alt kenârı üfk-ı mer’îden bir mızrak boyu irtifâındadır. Dühâ vakti, güneşin tulû’undan takrîben 40 dakîka sonradır. Bu iki vakt arasındaki zemân, ya’nî tulû’ ve dühâ vaktleri arasındaki zemân, (Kerâhet zemânı)dır. Dühâ vakti olunca, iki rek’at (İşrak nemâzı) kılmak sünnetdir. Bu nemâza (Kuşluk nemâzı) da denir. Bayram nemâzı da, bu vaktde kılınır. Güneşin batması da, tozsuz, dumansız, berrak bir havada, ziyânın geldiği yerlerin veyâ kendisinin bakacak kadar sararmağa başladığı vaktden batıncaya kadar olan zemân demekdir. Bu vakte (İsfirâr-ı şems) zemânı denir. İşrak vaktleri hesâb edilirken, ihtiyât olarak, Temkin zemânı kadar sonraya alınmış, isfirâr vaktleri değişdirilmemişdir. Nemâzı gündüz ortasında kılmak, ilk veyâ son rek’atinin gündüz ortasına rastlaması demek olduğu, Tahtâvînin (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde ve İbni Âbidînde yazılıdır.
Nemâz vaktleri hesâb edilirken, bir mahaldeki muhtelif yüksekliklerin muhtelif zâhirî üfuk hatlarına göre olan muhtelif zâhirî irtifâ’lar yerine, o mahallin sâbit olan şer’î üfkuna göre şer’î irtifâ’ları hesâba katmak lâzım olduğunu yukarıda bildirmişdik.