Sünnet kılmanın düâ etmekden efdal olduğu (Bezzâziyye)de yazılıdır. [Şî’î ve vehhâbîler, düâ ederken, iki avuç açık, birbirlerine bitişik, parmaklar yapışık, göğüs hizâsında, yüze karşı tutmakdadır.]
(Ni’met-i islâm)da diyor ki, (Kadın nemâzda iki elini omuzu hizâsına kaldırır. Ayakda sağ elini solu üstüne getirir. Sağ el parmaklarını sol bilek üzerine halka yapmaz. Ellerini göğsü üzerine koyar. Rükü’da ellerini dizleri üstüne kor. Dizlerini kavramaz. Parmaklarının arasını açmaz. Dizleri dik olmaz. Sırtları düz olmaz. Secdede alçalıp, kollarını yanlarına ve karnını uyluklarına bitişdirir. Kaynağı üzerine oturup, ayaklarını sağa yatık çıkarır. Kadın erkeğe imâm olamaz. Kadının kadına imâm olması mekrûhdur. Erkeğe uyunca, en arkada saf olurlar. Öpülen kadının nemâzı bozulur. Aynı imâma uyan kadın, erkeğin önünde veyâ yanında kılarsa, erkeğin nemâzı fâsid olur. Erkek, kadına geride durmasını işâret eder, o da geride durmazsa, yalnız kadının nemâzı fâsid olur. Ateşdeki yemeğin taşması, çocuğun ağlaması hâlinde nemâzını bozması câiz olur.) Düâ ederken ellerini ileri uzatmaz, yüzüne karşı eğik tutar.
Nefsini terketmeden Rabbini arzûlarsın,
hayvanı sen geçmeden, insanı arzûlarsın.
(Men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh),
kendini sen bilmeden, Sübhânı arzûlarsın!
Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan,
ma’şûka kavuşacak, zemânı arzûlarsın.
Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak?
Gönlün Hakka vermeden, ihsânı arzûlarsın!
Dağlar gibi kuşatmış, tenbellik, kardeş seni,
günâhını bilmeden, gufrânı arzûlarsın!
Konuk için evin yok, hiç hâzırlığın da yok,
ıssız dağın başında, mihmânı arzûlarsın!
Bostânı, bağı gezdim; meyvesin bulamadım,
sen söğüt ağacından, rummânı arzûlarsın!
Gece sayıklar gibi, anlaşılmaz söz ile,
sen de mi ey Niyâzi, irfânı arzûlarsın?
Camı temizlemeden, aynayı arzûlarsın,
zünnârını kesmeden, îmânı arzûlarsın!
Küçük çocuklar gibi, binersin ağaç ata,
tecriben yok, topun yok, meydânı arzûlarsın!
Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün,
meleklerden ileri, seyrânı arzûlarsın!
Topuğuna çıkmadan, suyu deniz sanırsın,
sen dereyi geçmeden, ummânı arzûlarsın!
Haydi Niyâzi yürü, atma okun ileri,
derdiyle kul olmadan, sultânı arzûlarsın!