bunun mal ile yapılacak ibâdetlerini başkası, hattâ zimmî de, bunun izni ve malı ile yapabilir.
3 — Hem beden, hem mal ile yapılan ibâdetlerdir. Farz olan hac böyledir. Bir kimse hayâtda iken, ancak devâmlı özrü olduğu zemân, bunun emri ve malı ile yerine başkası hac yapabilir. Kendine hac farz olmıyan kimse, nâfile hac için, özr olmadan vekîl gönderebilir.
Bir kimse, farz olsun, nâfile olsun, herhangi bir ibâdeti yaparken veyâ yapdıkdan sonra, meselâ, nemâz, oruc, sadaka, hatm-i tehlîl, Kur’ân-ı kerîm okumak, zikr, tavâf, hac, ömre, Evliyânın kabrini ziyâret ve meyyite kefen vermek gibi ibâdet ve tâ’atlerin sevâbını diri veyâ ölü başkasına hediyye edebilir. Şâfi’î ve Mâlikî mezheblerinde ise, beden ile yapılanlar hediyye edilemez. İmâm-i Sübkî ve sonra gelen Şâfi’î âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bunlar da hediyye olunur dediler. Ücret ile ibâdet yapdırmak veyâ ibâdetin sevâbını başkasına satmak bâtıldır. İbâdeti yapmadan pazarlık edilirse, ücret olur. Yapdıkdan sonra pazarlık edilirse, ibâdeti satmak olur.
Vekîlin, ihrâma girerken, emr eden kimse için, kalb ile niyyet etmesi şartdır. Hac borcu olan kimsenin, öldükden sonra kendi için hac yapacak vekîlin adını bildirerek vasî olan kimseye emr vermesi lâzımdır. Meyyit veyâ meyyitin vasî yapdığı yabancı kimse, vârislerden birini, diğer vârisler izn vermedikce, vekîl yapamaz. Bir kimse izn vermeden, başkasının, bunun yerine hacca gönderilmesi câiz değildir. Yalnız vâris, ölen akrabâsı, vasıyyet etmemiş, ya’nî hac parası ayırmamış ise, kendine mîrâs kalan para ile, onun yerine hacca gidebilir veyâ başkasını gönderebilir. Böylece anasını, babasını hac borcundan kurtarmış olur. Kendine de, farz olmuş ise, kendi için, ayrıca gitmesi lâzımdır. Fekat, onları borcdan kurtarması, kendine on hac sevâbı kazandırır. Hanefî ve Hanbelî mezheblerinde, onların yaşadığı şehrden hac yapılması lâzımdır. Meselâ, İstanbulda bulunan bir kimsenin babası Erzurumda sâkin iken vefât etse, babası vasıyyet etmedi ise, babası için birini vekîl göndermek isterse, Erzurumdan göndermesi farzdır. Başka yerden göndermesi Hanefîde câiz değildir. Şâfi’î mezhebinde Mîkât dışındaki her yerden göndermesi câizdir. Hattâ, hacca giden birine para vererek, Mekke-i mükerremede bir vekîl bulup, babası için, buna mîkâtdan hac yapdırtması Şâfi’îde câizdir. Hanefî olanlar, paraları az ise, Şâfi’î mezhebini taklîd ederek, vasıyyet etmemiş ana, baba ve yakınları için, Mekkede vekîl tutabilirler. Fekat, parayı verirken, imâm-ı Şâfi’îyi “rahmetullahi teâlâ aleyh” taklîd ediyorum diye niyyet etmesi lâzımdır.
İznsiz vekîl olup hac edenin haccı, kendine olur. Ya’nî kendinin hac borcu varsa, ödenmiş olur. Sevâbını, vekîl olduğuna bağışlıyabilir. Her müslimân, her ibâdetinin sevâbını ölü, diri, her müslimâna hediyye edebilir. Fekat bağışladığı kimse, hac borcundan kurtulmaz. Vasî olan, ya’nî kendine vasıyyet edilen kimse, emr olunan vekîli gönderir. Vekîl de (istediğini yap) denilmedi ise, başkasını gönderemez. Vasıyyet ederken (vekîlim veyâ başkası) demiş ise veyâ vekîl ta’yîn etmemiş ise, vasî kendi de gidebilir, başkasını da gönderebilir. Hac farz olmıyan kimsenin, farz hac için vekîl göndermesi câiz değildir. Bâlig olmıyan âkıl çocuk vekîl olabilir. Belli parayı ücret diyerek vekîl ta’yîn etmek câiz değildir. Vekîle, âdet olan yol ve nafaka masrafı hesâblanarak (şu kadar para ile) denir. Verilen para ücret değildir, teberru’dur. (Eşbâh) kitâbının sâhibi “rahmetullahi aleyh” diyor ki: (Artan para, vârislere geri verilir. Vârisler kalan parayı kendine hediyye etmeğe ve nefsin için kabûl etmeğe, seni vekîl etdik derse, vekîl böyle yapar). Hac etmemiş, bâlig olmamış kimselerin ve kadının vekîl olmaları, Hanefîde câiz ise de, Şâfi’îde câiz değildir. Kendisi hâcı olan vekîl, başkası için hac etdikden sonra, Mekkede kalıp geri gelmezse câizdir. Fekat, geri gelmesini emr etmek efdaldir. (Ukûd-üd-dürriyye)de diyor ki, (Hac etmemiş fakîrin, başkası yerine hacca gitmesi câiz ise de, Hille gidince, kendisine de hac etmek farz olur. Mekkede kalıp, sonraki senede kendi haccını yapması lâzım olur. Fekat, geri gelmesini emr etmek efdaldir. (Ukûd-üd-dürriyye)de diyor ki, (Hac etmemiş fakîrin, başkası yerine hacca gitmesi câiz ise de, Hille gidince, kendisine de hac etmek farz olur. Mekkede kalıp, sonraki senede kendi haccını yapması lâzım olur.