Îsâ aleyhisselâmın o zemân çok üzüldüğünü, bu durumdan kurtulmak için çârelere başvurduğunu söyliyorsunuz. İlah veyâ ilahdan parça kendisine hulûl etmiş olsaydı, yehûdîlerden korunmaz mı, onları yok etmez mi idi? Niçin üzüldü ve saklanacak yer aradı? Vallahi, buna hayret ediyorum. Aklı olan kimse, bu sözleri nasıl söyler, buna nasıl inanır. Akl, bu sözlerin bozukluğuna şâhiddir.
Üç dürlü söyliyorsunuz:
1 — O gözle görülen cismânî bir ilah imiş. Tanrı imiş. Âlemin ilahının cism ve beşer olan Îsâ aleyhisselâm olduğunu söylemek, yehûdîler Onu öldürdüğü zemân, âlemin ilahını öldürdüklerini söylemek olurdu. Bu takdîrde, âlemin ilahsız kalması lâzım gelirdi. Hâlbuki, âlemin ilahsız kalması mümkin değildir. Ayrıca, yehûdîler, haksız oldukları hâlde, bunların yakalayıp öldürdüğü, âciz, kuvvetsiz bir kimse, âlemlerin tanrısı olabilir mi?
Îsâ aleyhisselâmın, Allahü teâlâya çok ibâdet etdiği, tâ’ata çok rağbet etdiği husûsu da, tevâtür ile sâbitdir. Îsâ aleyhisselâm ilah olsaydı, ibâdet ve tâ’atda bulunmazdı. Çünki ilah, aslâ kendisine ibâdet etmez. [Bil’akis başkaları ona ibâdet eder.]
Papasın sözünün bâtıl olduğu buradan da anlaşılmakdadır.
2 — İlah, Ona temâmen hulûl etmişdir. O, Tanrının oğludur diyorsunuz. Bu inanış yanlışdır. Çünki, ilah, cism ve araz [sıfat] olamaz. İlahın, bir cisme hulûl etmesi, imkânsızdır. Eğer, ilah cism olsaydı, başka bir cisme de hulûl ederdi. Cisme hulûl eden şey, cism olur ve hulûl edince iki cismin maddeleri birbirine karışır. Bu da, ilahın parçalanmasını îcâb etdirir. Eğer ilah, araz olsaydı, bir mahalle, mekâna muhtâc olurdu. Bu ise, ilahın başkasına muhtâc olması demekdir. Başkasına muhtâc olan ise, ilah olamaz. [İlahın, Îsâ aleyhisselâma hulûl etmesine sebeb, ne idi? Sebebsiz Îsâ aleyhisselâma hulûlü, tercihün bilâ müreccihdir. Bunun ise bâtıl olduğunu, (Cevâb Veremedi) kitâbımızda Allahü teâlânın bir olduğunu isbât ederken bildirmişdik.]
3 — O, tanrı değildir. Fekat, tanrının bir parçası ona hulûl etmiş, yerleşmişdir diyorsunuz. Eğer Ona hulûl eden parça, ilahın ilah olmasında te’sîri var ise, bu parça ilahdan ayrılınca, temâmen ilahlığı bozulur. Eğer bu parça, ilahın ilah olmasında te’sîrli değilse, tanrının parçası olmamış olur.
Îsâ aleyhisselâmın ilah, Tanrı olduğuna delîlin nedir?
Papas — Ölüleri diriltdiği, anadan doğma körlerin gözünü açdığı ve Beras denilen, derideki çok kaşınan beyâz lekeleri iyi etdiği için, O tanrıdır. Böyle işleri ancak tanrı yapabilir.
Fahreddîn Râzî — Delîl [alâmet] bulunmayınca, medlûlün [delîlin delâlet etdiği şeyin] bulunmıyacağı söylenebilir mi? Delîl bulunmayınca, medlûl de olmaz, var olmaz dersen, âlem yaratılmadan önce, ya’nî ezelde âlemi yaratanın yok olduğunu söylemiş olursun ki, bu bâtıldır. Çünki, âlem [bütün mahlûklar], yaratanın varlığına delîldir.
Delîl bulunmayınca, medlûl bulunabilir dersen, ezelde mahlûklar yok iken yaratanın var olduğunu kabûl etmiş olursun. Fekat, Îsâ aleyhisselâm ezelde yok iken, ilahın Ona ezelde hulûl etdiğini söylersen, bunu delîlsiz kabûl etmiş olursun. Çünki, Îsâ aleyhisselâm sonradan yaratılmışdır. Ezelde var olması delîlin bulunmaması demekdir. Tanrının Îsâ aleyhisselâma hulûl etdiğini delîlsiz kabûl ediyorsun da, bana, sana, hayvanlara, otlara ve taşlara hulûl etmediğini nereden biliyorsun? Delîlsiz, bunlara hulûl etdiğini niçin kabûl etmiyorsun?
Papas — İlahın Îsâ aleyhisselâma hulûl etmesi ile, sana, bana ve diğer varlıklara hulûl etmemesinin sebebi açıkdır. Çünki, Îsâ aleyhisselâmda mu’cizeler göründü. Sende, bende ve diğer varlıklarda böyle hârikulâde hâller görülmedi. Bundan ilahın Ona hulûl edip, bize ve diğer varlıklara hulûl etmediğini anlıyoruz.
Fahreddîn Râzî — Îsâ aleyhisselâma hulûl etmesine delîl olarak, Onun mu’cizeler göstermesi olduğunu söylüyorsun. Delîl olmayınca ya’nî mu’cizeler görülmeyince, hulûl edemiyeceğini niçin söylüyorsun?