Maksadının ve niyyetinin ne olduğunu Allahü teâlâ bilir. Fekat, ihlâs insanın işlerinden belli olur. Senin işlerin, sözünün perdesini yırtmakdadır. Nefslerine uyanlara, sözleri çürük olanlara uyarak zemânındakilere sövmekle kanâ’at etmeyip, ölülere de kâfir damgasını basdın. Selef-i sâlihînden sonra gelenlere saldırdığın yetişmiyormuş gibi, Eshâb-ı kirâma ve bunların büyüklerine de dil uzatdın. Kıyâmet günü, bu büyükler, haklarını istedikleri zemân, ne hâle düşeceğini düşünmüyor musun? Sâlihiyye şehrinde, Câmi’ül-cebel minberinde, Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” yanlış sözleri ve belâları vardır dedin. Bu belâlar ne imiş? Selef-is-sâlihînden hangi belâyı işitdin? Hazret-i Alînin “radıyallahü teâlâ anh” üçyüzden fazla hatâsı olduğunu söyliyorsun. Hazret-i Alî böyle olunca, senin doğru bir sözün olabilir mi? Şimdi sana karşı harekete geçiyorum. Müslimânları senin şerrinden korumağa çalışacağım. Çünki, azgınlığın haddi aşdı. Eziyyetlerin bütün dirilere ve ölülere ulaşdı. Mü’minlerin senin şerrinden sakınmaları lâzımdır.)
İbni Teymiyyenin Selef-i sâlihînden ayrıldığını gösteren mes’eleleri Tâcüddînüs-Sübkî şöyle bildirmekdedir:
1 — Talâk vâkı’ olmaz. Yemîn keffâreti vermek lâzımdır diyor. Kendisinden evvel gelen islâm âlimlerinden hiçbiri keffâret verileceğini bildirmedi.
2 — Hâid kadına verilen talâk vâki’ olmaz diyor.
3 — Amden, kasden terk edilen nemâzı kazâ etmek lâzım değildir diyor.
4 — Hâid kadının Kâ’beyi tavâf etmesi mubâhdır. Keffâret vermez diyor.
5 — Üç olarak verilen talâk, bir talâk olur diyor. Hâlbuki, bunu bildirmeden önce, icmâ’ul-müslimînin böyle olmadığını kendisi senelerce söylemişdir.
6 — İslâmiyyete uygun olmayan vergiler, bunu isteyene halâldir diyor.
7 — Bunlar tüccârdan alınınca, niyyet edilmese bile, zekât yerine geçer diyor.
8 — Suda fâre gibi hayvan ölünce necs olmaz diyor.
9 — Cünüb olanın, gece gusl etmeden nâfile nemâz kılması câizdir diyor.
10 — Vâkıfın yapdığı şarta i’tibâr olunmaz, diyor.
11 — İcmâ’ı ümmete uymayan kimse, kâfir olmaz ve fâsık olmaz diyor.
12 — Allahü teâlâ mahall-i havâdisdir ve zerrelerden yapılmışdır diyor.
13 — Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın zâtında yaratılmışdır diyor.
14 — Âlem, ya’nî her mahlûk, nev’i ile kadîmdir diyor.
15 — Allah, iyi şeyleri yaratmağa mecbûrdur diyor.
16 — Allahü teâlânın cismi ve ciheti vardır ve yer değişdirir diyor.
17 — Cehennem ebedî değildir, sonunda söner diyor.
18 — Peygamberlerin ma’sûm olduklarını inkâr ediyor.
19 — Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” diğer insanlardan farkı yokdur. Onu vâsıta kılarak düâ etmek câiz olmaz diyor.
20 — Resûlullahı “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ziyâret etmeğe niyyet ederek Medîne şehrine gitmek günâhdır diyor.
21 — Şefâ’at istemek için gitmek de harâmdır diyor.
22 — Tevrât ve İncîlin kelimeleri değil, ma’nâları değişmişdir diyor.
Ba’zı âlimler, yukarıda bildirilenlerin çoğu İbni Teymiyyenin sözü değildir dedi ise de, Allahü teâlânın ciheti olduğunu ve parçaların birleşmesinden meydâna geldiğini söylediğini inkâr eden yokdur. Bununla berâber, ilminin, celâletinin ve diyânetinin çok olduğu söz birliği ile bildirildi. Fıkh, ilm, adl ve insâf sâhibi olanın, bir şeyi incelemesi, ondan sonra ve ihtiyâtlı olarak karâr vermesi lâzımdır. Hele bir müslimânın küfrüne, irtidâdına, dalâletine ve öldürülmesine karâr verirken çok incelemek ve ihtiyâtlı davranmak lâzımdır. İbni Hacer-i Mekkînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Fetâvel-hadîsiyye) kitâbındaki yazısı burada temâm oldu.