26 — SOSYAL ADÂLET, SOSYALİZM, KAPİTALİZM
Sosyal adâlet kelimesini, sosyalizm ve sosyalist kelimeleri ile karışdırmamalıdır. Söylemesi birbirine benzeyen bu iki kelimenin ma’nâları, birbirinden çok uzakdır. Hattâ birbirinin zıddıdır, tersidir. Meselâ, bir kimse için, sözünde sağlamdır veyâ sözde sağlamdır demeğe benzer ki, birincisi hep doğru söyler demek, ikincisi ise, doğru sözlü değildir demekdir. Bunun gibi, sosyal adâlet demek, herkes çalışdığının karşılığına kavuşur, alın terinin, bileğinin emeğini alır, başkaları tarafından sömürülemez demekdir. Ni’met, külfet mukâbilidir. Memleketin bütün gelir kaynakları işletilir, çok çalışan, çok kazanır ve kazanmak için, çok çalışılır demekdir. İslâm ekonomisi, sosyal adâlet üzerine kurulmuşdur. Özel teşebbüse, herkesin dilediği işi yapmasına geniş yer verilmişdir. Alın teri ile kazanılan bir kazanca kimsenin müdâhale hakkı yokdur. İslâmiyyet tasarruf ve temellük hakkı tanır. Kimse kimsenin malına, mülküne el uzatmaz, gasb etmez. Hattâ başkasının malını, mülkünü muhâfaza etmeği emr eder. Bu adâletin zedelenmesi, çalışanların haklarının, kazanclarının tenbel, açıkgöz bir zümre tarafından sömürülmesi, iki dürlü olur: Sosyalizm ve kapitalizm.
1– Sömürücülüğün birinci kısmı, sosyalizmdir. Arabcası, (El-iştirâkiyye)dir. Sosyalizm, devlet kapitalizmi demekdir. Sosyalistlerde bütün gelir kaynakları, teknik, zirâ’at, ticâret, kültür devletleşdirilmişdir. Şahsî teşebbüs yasakdır. Herkes, kapitalist devletin vereceği işi yapmağa, gösterdiği yerde çalışmağa mecbûrdur. Kazancları, emeklerin karşılığı, devlete verilir. Devleti, hükûmeti ele geçiren mutlu bir azınlık, milletin, alın teri ile kazandığını elinden alır. Millete, en kötü şartlarda yaşayacak kadar, yiyecek, içecek, giyecek verir. Belirli bir zümre, milleti sömürür. Bu azınlığın işi, millete baskı, işkence, yalan, iftirâ ve propagandadır. Bütün kazançlar, bu zümrenin olağanüstü zevk ve sefâhet sürmesine, plânlarının yürütülmesine sarf edilir.
Sosyalizm ile idâre edilen Rusya, dünyânın en büyük kapitalizm ülkesi idi. Rusyanın bütün servetleri, gelirleri, biricik komünist partisine kaydlı beş milyon komünistin elinde idi. Geriye kalan ikiyüzmilyondan ziyâde insan, dünyânın en geri milletlerinin hayât standardından dahâ geri bir hayât sürerken, komünist partisinin üyeleri, Amerikalı milyonerlerden dahâ konforlu, zevk ve sefâhet içinde yaşadılar. Rusya devleti 362 [m. 972] de teşekkül etdi.
Sosyalizm başlıca iki kısma ayrılır: Birincisi, (Demokratik sosyalizm) olup, serbest seçimle hükûmeti ele geçirirler. Yeni bir seçimle, iktidârdan gidebilirler.
Sosyalizmin ikinci kısmı, (İhtilâlci sosyalizm)dir. İhtilâlci sosyalizme (Komünizm) denir.
[m. 1848] senesinde Karl Marks, arkadaşı Engelsle birlikde, Komünist Beyânnâmesini neşr etdi. Bu beyânnâmede, bütün dünyâ işçileri birleşmeğe çağrılıyor ve birleşen işçilerden, kapitalist iktisâdî nizâma, ihtilâlle son vermeleri isteniyordu. Marks ve arkadaşları, bu gâyeyi tahakkuk etdirmek için, [m. 1863] de ilk İşçi Enternasyonalini kurdular. Bu teşekkül, [m. 1876] yılında, birçok iç mücâdeleler netîcesinde ortadan kalkdı. [m. 1880] senesinde Avrupadaki sosyalist partiler birleşerek, ikinci Enternasyonali kurmuşlardır. Avrupa sosyalist partileri arasındaki bu birlik hâlen devâm etmekdedir.
Karl Marksın fikrleri, sosyalist hareketlerin ana prensiplerini teşkîl etmişdir. Bunlar, mevcûd rejimi, zor kullanarak, ihtilâl ile bertaraf etmek ve yerine “işçi diktatoryası” kurmakdır. Kapitalist iktisâdî düzeni ortadan kaldıracak olan sosyal ihtilâl, Marksın aksine olarak, ileri derecede sanâyı’leşmiş batı Avrupa memleketlerinde değil, fekat ekonomisi çok geniş ölçüde zirâ’ate dayanan Rusyada vukû’ buldu. Rusyada [m. 1898] de kurulan Rus sosyal demokrat işçi partisi, [m. 1903] de çoğunluk ma’nâsına gelen (Bolşevik) ve azınlık ma’nâsına gelen (Menşevik) olarak ikiye ayrıldı.