2 — Beta şuâ’ları, elektronlardan ibâretdir. [Lâmbalarımızı yakan şehir elektriği, elektron akımıdır. Bölünemeyen en küçük elektrik parçasına elektron denir. Elektron, eksi elektrikdir.] Beta şuâ’larının sür’ati pek fazla olup, zıyâ hızına yakındır. Birçok yerlerden geçerler. Tehlükelidirler.
3 — Gama şuâ’ları, Röntgen şuâ’ları gibi çok kısa dalgalı, elektro-manyetik şuâ’lardır. Hemen herşeyden geçerler, çok tehlükelidirler.
Saf Radium atomları, yalnız alfa şuâ’ları saçar. Radioaktif cismlerin atomları, enerji saçarak, çekirdekleri patlıyor ve başka element atomları hâline dönüyor. Milyon kerre milyon [1 billion] Radium atomu içinden her sâniye onüç dânesi patlıyor. Bir radium tuzunun beta ve gama şuâ’ları da vermesi, kendi atomlarından değil, bunların patlaması netîcesinde meydâna gelen, yeni radioaktif elemanların atomlarından hâsıl olur. Zâten, Radium da, Uraniumun patlamasından, birçok ara elementlerden sonra, meydâna gelmişdir. Tabî’atde, üç radioaktif değişme sırası vardır. Uranium sırası, Thorium sırası ve aktinium sırası.
Radioaktif parçalanmadan meydâna gelen yeni elementlerin atom ağırlıkları ve şuâ’lanmaları farklı olduğu hâlde, çoğunun kimyâ hâssaları aynıdır. Böyle elementler, aynı bir element demekdir. O hâlde, devrî sistemde aynı yerde bulunur. Atom ağırlığı farklı, atom numarası aynı olan maddelere, (İzotop) maddeler denir.
FAYANS KANÛNU: Bir atom, bir alfa şuâ’ı saçınca, atom ağırlığı dört azalır. Atom numarası iki azalır. Beta şuâ’ı verince, atom ağırlığı değişmez, atom numarası bir artar. Bir alfa dâneciğinde iki artı elektrik bulunduğu isbât edilmişdir. O hâlde, atom numarası, atomun artı elektrik yüküne tâbi’ olmakdadır.
RÖNTGEN ŞUÂ’LARI: Katod şuâ’ları, borudaki sulb bir maddeye çarparsa, bu sulb madde, röntgen şuâ’ları yayar. Röntgen şuâ’ları görünmez. Fotoğraf camına te’sîr eder. Etden çok, kemikden az geçer. Atom numarası yüksek olan maddeler, Röntgen şuâ’larını çok emer, geçirmez. Atom numarası büyük olan bir maddenin, hâsıl etdiği Röntgen şuâ’ının, maddelerden geçme kabiliyyeti fazla olur.
Laue [Lave] röntgen şuâ’larının tayfını yapmak için, cam prisma yerine, kaya tuzu billûrundan geçirdi. Elde edilen tayf, ilmin yeni bir buluşu, büyük bir zaferi oldu. Çünki, bir yandan Röntgen şuâ’larının elektromanyetik dalga olduğu anlaşıldı, bir tarafdan da, billûrdaki atomların dizilişi meydâna çıkdı. Âdî zıyâ ile elde edilen tayflar, atomun bileşiklerine göre farklı olduğu hâlde, Röntgen tayfları, atomun kimyevî hâline bağlı değildir. Her elementin Röntgen tayfı, hatlar tayfıdır.
Mosli [Mosley] de, bir elementin verdiği Röntgen şuâ’larının dalga boyunu ölçerek, elementlerin atom numarasını hesâb etmişdir. Bu atom numarasının, atom çekirdeğinin elektrik yükü olduğunu, dahâ sonra Bohr [Bor] anlamışdır.
ATOMUN YAPISI: Rutherford [m. 1911] de, ince bir ma’den levhadan alfa dânecikleri geçirdi. Alfaların çoğu, serbestce doğru geçip, binde biri, yolundan sapdı. Ma’denler, atom şebekesi olduğundan, alfaların doğru geçmesi, atomların içinin boş olduğunu göstermekdedir. Demek ki atomların ortasında, atomun artı elektrik yükünü ve aynı zemânda, bütün kütlesini hâvî bir nüve (çekirdek) vardır. [Bu çekirdeğin çapı atomun tekmîl çapından yüzbin def’a dahâ küçükdür.] Atomlar elektrikce nötr [ya’nî elektriksiz] olduğu için, çekirdek etrâfında, çekirdekdeki artı elektrik kadar elektron bulunması lâzımdır. Alfa dâneciklerinin sapma açısı ölçülerek, çekirdekdeki artı elektrik mikdârı hesâblanmış ve elemanın atom numarasına müsâvî olduğu anlaşılmışdır.
Demek ki, Rutherforda göre, her atomun ortasında (+) yüklü bir çekirdek ve etrâfında elektronlar dönmekdedir. Elektronlar dönmeseydi, çekirdek tarafından çekilirler idi. Maddedeki atomlar da, birbirine yapışık değildir. Çünki elektronlar birbirini iter. Radioaktiflik, atomun çekirdeğinden meydâna gelmekdedir. Alfa şuâ’ları demek, çekirdekden, artı iki elektrik yüklü Helium çekirdeklerinin atılması demekdir. Beta şuâ’ları ise, atomdan elektron atılmasıdır.