Kanda aseton olursa, yatakda istirâhat etmeli. Yalnız süt vermelidir. Günde iki, üç litre verilir. Limon suyu, bikarbonatlı su içmelidir.
İdrârda şeker aramak : Fehling mi’yârı ile aranır. Fekat Fehling eriyiği, uzun zemân saklanamaz. Bozulur. Tâze hâzırlamak lâzımdır. Dahâ kolay olarak, cam kapaklı şişeye % 5 (yüzde beş) bakır sülfat (CuSO4) eriyiği konur. Lâstik veyâ mantar kapaklı başka bir şişeye % 10 (yüzde on) sodium hidroksid (Na OH) eriyiği konur. Bunlar, senelerce bozulmadan durur.
Yirmidört sâatlik idrâr toplanıp bundan veyâ yemekden sonra alınan idrârdan deney tüpe, yarıdan fazla konup, kaynatılır. Sonra, iki üç damla asetik asid konur. Albümin çöker. Cam hunideki pamukdan veyâ kıvrılmış süzgeç kâğıdından süzülür. Süzülenden, bir deney tüpünün üçde birine kadar konur. Üzerine, aynı mikdârda sodium hidroksit eriyiği konur. Üzerine, bakır sülfat (göztaşı) eriyiği damlatılır. İdrârda şeker varsa, meydâna gelen mâvi bulanıklığın tekrâr eridiği görülür. İdrâr koyu mâvi olur. Bakır sülfat eriyiği, o kadar damlatılmalı ki, meydâna gelen mâvi (bakır iki hidroksid) Cu (OH)2 çökeltisi, tüp çalkalanınca, artık erimez olsun ve biraz bulanıklık görülsün. Çökelti çok olmamalıdır. Bunun için, eriyiği fazla damlatmamalıdır. Koyu mâvi eriyik alevde ısıtılır. Kaynamadan önce, sarı (bakır bir hidroksid) Cu OH bulanıklığı olursa, şeker bulunduğu anlaşılır. Sarı turuncu bulanıklık yavaş yavaş hâsıl olursa, şekerin az olduğunu gösterir. Kaynayınca hâsıl olursa, şeker pek az demekdir.
Helvada, pastada ve tatlılarda glikoz bulunup bulunmadığı da, böyle anlaşılır. Âdî şekerle [sakkarozla] yapılan tatlılar, sarı turuncu olmaz.
Sağlam insanın idrârında şeker bulunmaz. İdrârın bir litresinde bulunan glikoz mikdârını bilmenin fâidesi yokdur. Yirmidört sâatde çıkan şeker mikdârı, hastalığın derecesini ve perhîzin nasıl olacağını gösterir. Hastalık olmayıp, fazla gıdâdan da glikozüri olabilir. Bunu anlamak için, sabâh aç karna, yüzelli gram glikoz şekerinin üçyüz gram suda eriyiği, birden içilir. Her sâat, idrârda şeker aranır. Şeker bulunursa, gıdâdan olduğu anlaşılır. Karaciğerin şeker tutmadığını gösterir.
Hafîf diabetler, gıdâ şartları ile sükûnet bulur. Orta derecedeki, sıkı perhîzle idâre edilir.
Ağır şekli, sıkı perhîz ve ilâc ile ve yatakda, tedâvî ister. Bunları ayırd etmek için, kanda glikoz mikdârını ölçmek, asidoz aramak, albüminüri aramak lâzımdır. Asidozu anlamak için, idrârda amonyak, aseton aranır ve akciğerlerdeki karbon dioksid basıncı ölçülür ve kanın rezerv alkaleni ta’yîn edilir.
Sağlam insan idrârında iki santigram aseton bulunur. Açlıkda, mikdârı artar. Kanda aseton ve diasetik asid ve oksi bütir asidi bulunursa, asidoz denir. Asidoza, yağlar çok, albüminler az sebeb olur. Şeker ve nişastalı gıdâlar ise, asidozu azaltır. Asidozu olmıyan şeker hastalarında, açlık, sağlam insanda olduğu gibi, asidoz yapar. Asidozu çok hastada ise açlık, asidozu azaltır. Asidoz komasında olana, şekerli su içirilir. Bikarbonatlı su içirilir. Bir litre, yüzde üç eriyiği damara şırınga edilir.
11 — DİYARRE (İshâl): Halâya sık ve sıvı hâlde çıkılır. Önce karın ağrısı olur. İnsanı za’îfletir. Anemiye (kansızlığa) sebeb olur. Diyarre, birçok hastalıkların alâmetidir. Meselâ, anterit (bağırsak iltihâbı) veyâ mi’de sıkıntısı, hazmsızlık, zehrlenme veyâ mikroblu hastalık olduğunu haber verir. Perhîz de, bu hastalıklara göre çeşidli olur.
Mikroblu ishâllerde, sulu şeyler vermeli, fekat süt vermemelidir. Yalnız bağırsaklardaki mikroblardan veyâ asabî sebeble osmosun artmasından ise, tâze kızarmış et, çiğ veyâ rafadan (az pişmiş) yumurta, pirinç veyâ arpa unundan yapılmış şeyler, ayva kompostosu, pişkin bayat ekmek verilir. Çiğ elma, havuç, keçi boynuzu yimelidir.
Önce bol su içilir. Kaynamış su, pirinç suyu veyâ ma’den suyu içirilir. Sonra karbon hidratlı gıdâlar verilir.