Bir kimse, mu’ayyen malı, şu kadar liraya satın aldığını, birisine yazsa, o da okuyunca satdım dese veyâ mektûbla bildirse sahîh olur. Mektûb gitmeden veyâ gidip de kabûl edilmeden önce, birinci yazan vaz geçerse, bey’ bozulur.
Bir kimse birisine, falan malını bana şu kadar liraya sat diye yazıp, o da, o malı satdım diye cevâb yazsa, bey’ olmaz. Birincisinin kabûl etdim diye tekrâr yazması lâzımdır. Bâyı’ teklîf edince, müşterî, bir kısmını kabûl etse, sahîh olmaz. Bâyı’in tekrâr, o kısmı verdim demesi veyâ önceden, o kısmın semenini, ya’nî bedelini ayrıca söylemiş olması lâzımdır. Ekmek, gazete gibi kıymeti ma’lûm birşeyi, bâyı’ verse, müşteri alsa, birşey söylemeseler, bey’ sahîh olur.
Dellâl ya’nî komisyoncu, mal sâhibinin izni ile malı kendi satdığı zemân, komisyon ücretini bâyı’dan alır. Müşterîden birşey istiyemez. Çünki, hakîkatde malı satan kendisidir. Burada, tüccârlar arasındaki âdete bakılmaz. Eğer komisyoncu, bâyı’ ile müşterî arasında aracılık yapıp, malı bâyı’ satarsa, komisyon ücretini, âdete göre bâyı’ veyâ müşterî yâhud her ikisi ortaklaşa verirler.
Satışı teklîf eden, öteki kabûl etmeden önce vaz geçerse veyâ cevâb verilmeden, ikisinden biri kalkıp giderse veyâ bâyı’ vefât etse, îcâb bâtıl olur. Bir adam, hem bâyı’e, hem de müşterîye vekîl olup da, kendi kendine bey’ yapamaz. Bey’ ve şirâ, her lisân ile söylenebilir. Müşterî, (Filân malını şu fiyâta, bana satdın mı?) dese, bâyı’ de, (Evet) dese, bey’ sahîh olur ise de, evet yerine, işâret etse, meselâ başını ileri eğse, müşterî de aldım dese câiz olmaz. Alırım, satarım gibi mudâri’ fi’l söylenince hâl, ya’nî şimdi ma’nâsı düşünülürse câiz olup, istikbâl ma’nâsı düşünülür veyâ ma’nâ düşünülmezse câiz olmaz. Alacağım, satacağım gibi söz ile, bey’ olmaz.
Müteaddid malların fiyâtlarını ayrı ayrı bildirip veyâ bildirmeksizin fiyâtların toplamı söylenerek, hepsini satdım demek sahîh ve müşterînin hepsini alması lâzım olur.
Bey’ akd edilince, bâyı’ ve müşterîden biri, satışdan vaz geçemez. Fekat, ikisi birlikde fesh edebilirler. Söz kesildikden sonra, orada veyâ dahâ sonra, başka bir söz kesseler, ikincisi kabûl edilir.
Sahîh bey’de müşterînin mebî’e mâlik olması için, teslîm alması şart değildir. Bir kimse, başka şehrde bulunan ma’lûm eşyâsını, ma’lûm semen ile birisine satdıkdan sonra pişmân olsa, müşterîye teslîm etmediği için bey’i bozamaz.
Mutlak bey’ peşin ve mebî’ hâzır ve müşterî muhayyer değil olsalar bile, mebî’i ve te’cîli câiz olan semeni, söz keserken, kabz şart değildir. Akdden sonra, önce müşterî, peşin olan semeni bâyı’a teslîm etmeğe, sonra bâyı’ mebî’i müşterîye teslîm etmeğe, öteki de teslîm almağa mecbûr olur. Çünki, söz kesildiği zemân, mebî’ müşterînin mülkü olur. Müşterînin izni olmadıkca, başka kimseye teslîm edemez. Müşterî peşin parayı temâm teslîm edinciye kadar, bâyı’ malı vermiyebilir. Peşin satışda, önce, mebî’in teslîm edilmesi şart edilirse, bey’ fâsid olur. Mebî’ hâzır değilse bâyı’ mebî’i hâzırlayıncaya kadar, müşterî semeni vermiyebilir. Hattâ, başka şehrdeki bir evi satın alan müşterî, semeni hemen vermeğe mecbûr olmaz. Bâyı’ veyâ vekîli oraya gidip, evin teslîme hâzır olduğunu müşterîye veyâ müşterînin vekîline gösterir. Semeni sonra alabilir.
Bâyı’ üç şeyi yapınca, mebî’i müşterîye teslîm etmiş olur:
1 — Bâyı’in veyâ vekîlinin, söz kesildikden sonra (Teslîm etdim) veyâ (Teslîm al) demesi.
2 — Mebî’ müşterînin önünde olup, kolay tesellümüne mâni’ bulunmamak.
3 — Başka maldan ayrı ve başkasının hakkı ile meşgûl edilmemiş olmak.
Bu şartlar bulundukdan sonra, müşterî mebî’i teslîm almağa mecbûr olur. Almazsa telef olursa, bâyı’ ödemez. Çabuk bozulan şeyleri söz kesilirken teslîm etmek lâzımdır. Hemen teslîm edilmezse, bey’ fâsid olur.