8 — ÇEŞİDLİ BİLGİLER
Köpeği ve diğer işe yarıyan hayvanları, kuşları satmak câizdir. Zimmînin, ya’nî gayr-ı müslim vatandaşın alış-verişi, müslimânlarınki gibidir. Yalnız onların şerâb ve domuzu da alıp satması câizdir.
Müşterî, parayı vermeden ve malı almadan gayb olsa, o mal, başkasına satılır.
Bir kimse satdığı malın semeni olarak bilmiyerek sahte para aldı ise, yanında ise, geri verip iyisini alır. Sahte parayı kullandı ise, iyisini isteyemez.
Bir bağçede kuş yavrulasa veyâ yumurtlasa veyâ sâhibsiz hayvan girse, bunlar alanın olup, bağçe sâhibinin olmaz. Bağçe sâhibi görüp, kapıyı kaparsa onun olur. Bir yerde şeker veyâ para atılsa, kimin üstüne düşerse onun olur. Bir bağçeye arılar gelip bal yapsa veyâ ağaç çıksa veyâ sular kum getirip yığsa, bağçe sâhibinin olur.
Hoca, talebesinden [imâm veyâ müezzin, cemâ’atinden] hasır [veyâ bunlara vazîfelerinde lâzım olan başka birşey] satın almak için para toplasa, toplanan paranın bir kısmı ile o şeyleri satın alsa, artan parayı kendisi kullanması câiz olur. Çünki, topladığı paralar kendisine temlîk edilmişdir. İbni Âbidîn cild 5, s. 271. [Yardım derneklerine verilen paralar da böyle hibedir. Vekîl yaparak değildir.]
(Lukata) yerde bulunup, sâhibi belli olmıyan maldır. Sâhibine vereceğinden emîn olanın, korumak için alması sünnetdir. Yerde helâk olacak ise, alması farz olur. (Arayan olursa bana gönderin!) diyerek iki kimseyi şâhid yapar ve galabalık bir yerde ta’rîf ederek sâhibini arar. Sâhibi çıkıncaya veyâ durmakla bozuluncaya kadar saklarken helâk olursa ödemez. Sâhibi çıkmıyacağını veyâ bozulacağını anlarsa, artık aramaz. Beyt-ül-mâla verir. Beyt-ül-mâl yoksa, zengin ise, fakîr olan anasına, babasına, evlâdına ve zevcesine sadaka verir. Bunlar, kendisine hediyye ederlerse, kendi de kullanabilir. Şâfi’îde, bunlara vermeden de kullanabilir. Fakîr ise, kendi kullanabilir. Sâhibi sonra çıkarsa, yâ kabûl eder. Yâhud, bulana veyâ fakîre tazmîn etdirir. Kabûl eden veyâ tazmîn eden sevâb kazanır. (Dürr-ül-müntekâ)da ve (Hindiyye)de, Lukata sonunda diyor ki, (Para, şeker serpilince, kapan, yerden ve başkasının üstünden alan, buna mâlik olur. Umûmî bir yerden çıkan, na’lın veyâ kundurasının alınmış olduğunu görse, yerine bırakılanı kullanması câiz olmaz. Bunu götürüp sadaka verir, fakîr de, buna hediyye ederse, câiz olur). Ağaçdan sokağa düşmüş meyveleri, köyde de, şehrde de, sâhibinin yasakladığı ma’lûm olmadıkca, herkesin alıp yimesi câizdir.
Aşağıdaki bilgiler (Mecelle)den alınmışdır:
Madde 912 — Birinin ayağı kayıp da düşerek başkasının malını telef etse öder.
Madde 914 — Kendi malı sanarak, başkasının malını telef eden öder.
Madde 915 — Başkasının elbisesini çekip de yırtan, temâm kıymetini öder. Elbiseyi tutup, sâhibi çekmekle yırtılsa, yarısını öder.
Madde 916 — Çocuk, birinin malını telef etse, çocuğun malından ödenir. Malı yoksa, malı oluncaya kadar beklenir. Velîsi ödemez.
Madde 918 — Birinin binâsını yıksa, sâhibi dilerse, enkâzı ona bırakıp binânın kıymetini alır. Yâhud enkâzı ve değer farkını birlikde alır. Ağaçlarını kesmek de böyledir.
Madde 919 — Yangını durdurmak için bir evi, hükûmetin emri ile yıkan ödemez. Kendiliğinden yıkan öder.
Madde 921 — Mazlûm olanın, başkasına zulm etmeğe hakkı yokdur. Her ikisi de öder. Meselâ sahte para alan, bunu başkasına veremez.
Madde 922 — Birinin malının telef olmasına sebeb olan, öder. Ahırın kapısını açıp hayvan kaçarak zâyı’ olsa, öder. Hayvanı ürkütüp kaçıran da böyledir.
Madde 924 — Yolda kuyu kazıp, birinin hayvanı düşerek ölse, öder. Kendi mülkünde kazmış ise, ödemez.